"Ama onlar hırsız ve haydut!" diyorsun. Ne demek hırsız ve haydut? Günahkâr ve yoldan çıkmış demek değil mi? Böyle bir insana acımak gerekir, öfkelenmek değil. Eğer yapabilirsen, onu sürdüğü hayatın ona zararlı olduğuna ikna et, o da bıraksın kötülük yapmayı. Eğer bunu anlamıyorsa, onun iğrenç yaşamasında şaşılacak bir şey yok demektir.
"Yani böyle insanları cezalandırmak yanlış mı!" diyorsun! Böyle söyleme. Şöyle söyle daha iyisi: bu insan yeryüzünün en önemli konusu hakkında yanılıyor. Bedensel değil ruhsal körlük içinde. Bunu kendi kendine söylediğin anda, ona karşı acımasız olduğunu anlarsın. Eğer birinin gözleri bozulursa ve o kişi kör kalırsa, onu bu yüzden cezalandırmak gerekir demezsin. Peki neden gözlerinden de değerli olan şeyden yoksun kalmış insanı, en büyük nimet olan akıllı yaşama becerisini kaybetmiş birini cezalandırmak istiyorsun? Böyle insanlara kızmak değil, acımak gerekir. Bu talihsizlere acı ve onların yanılgılarının seni sürüklemesine izin verme. Ne çok yanıldığını ve günah işlediğini hatırla ve kendine hâkim ol ki ruhunda kötülük ve acımasızlık yuva yapmasın.
EPIKTETOS