‘Oldum olası kendimi kurbanlarla özdeşleştirmişimdir. Mazlumlarla, sömürgeleştirilmişlerle, dilencilerle, köylülerle, süngerdeki bakterilerle, sivrisinekler ve karıncalarla özdeşleştirmişimdir.
Bir gün intikamımı alacaktım. Buna, kimden intikam alacaksın, diye soran biri çıkabilirdi.
Göreceksiniz, dedim hiç kimseye.
Ömrüm boyunca beni görmezden gelenler, irademin gücünü, yaşam coşkumu hor gören kim varsa.’
.
Şöyle başlıyor kitap: ‘30 Eylül, hem üvey erkek kardeşimin ölüm haberini hem de yeni kanepeyi IKEA’dan aldığım gün.’ İki merak konusuyla Helen Moran’ı dinlemeye başlıyoruz. Üvey kardeşinin intiharının peşine düştüğünü sanıyoruz ama bu iz sürme geçmişe bir yolculuğa dönüşüyor. Üvey ailesini, çocukluğunu, tek başına ayakta kalma sürecini öfkeyle, kırgınlıkla okuyoruz. Durağan akan bir kitap gibi görünse de satır aralarında çok şey anlatıyor ‘Huzurunuzu Bozduğum İçin Özür Dilerim’. Ve sona doğru sesi yükseliyor hikayenin.
Beklediğimden daha karanlık ve güçlüydü Huzurunuzu Bozduğum İçin Özür Dilerim. Patrick Cottrell, sanki kendiyle de hesaplaşıyor.
Çok sevdim.
.
Hilal Dikmen çevirisi, Merve Güven kapak tasarımıyla ~