Beth Harmon sahipsiz bir kız çocuğundan genc bir kadın olmaya evrilirken, altkültürden gelip egemen sınıflara meydan okuyan karşıt bir zafer kazanır. Kendisine yazılan kaderi satranç tahtası üzerinden reddeder ve egemen kültür içinde kaybolmak yerine, adını altın harflerle yazdırarak ezilenlere ümit vaat eder. Başkaldırının satranç üzerinde yapılması ise fakirin, kimsesizin ve kadının zekasıyla kazanmasını işaret ettiğinden tatmini büyük olur. Erkeğin gücüne boyun eğmeyen, çevresindekilere iltifatlar düzmeyen, hüngür şakır aşk acısı çekmeyen, kendisine yetimhanenin bodrumunda satranç öğreten ustasını ziyaret etmeyen, neticede ne düşündüğünü açık saçık ifşa etmeyen cool bir kadın kahraman çok azdır ve genellikle bu davranış biçimi şüphe, öfke ve antipati uyandırır. Oysa Beth biraz Külkedisi, biraz Pamuk Prenses olmasına karşın prensler peşindeyken değil, kendi çizdiği hol haritasında hamleler yaparken hayranlık uyandırır.
" Sadece 64 kareden ibaret bir dünya. Orada kendimi güvende hissediyorum. Kontrolümde ve egemenliğimde olabiliyor. Öngörmeye müsait. Zarar görürsem tek suçlu benim."