Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kadın hizla tepki verir, yakınlık ve birliktelikte sığınak arar. Duygularını paylaşır ve erkeğin de aynı şekilde davranmasını ister. Erkekse, kadına kabul edilemez gelen bir tarzda mantıklı davranır. Böylece kadın daha çok izler, adamın ne düşündüğünü ve ne hissettigini daha çok bilmek ister ve erkek daha da uzaklaşır. Erkek uzaklaştıkça kadın daha çok izler ve kadın izledikçe, erkek daha çok uzaklaşır. Kadın erkeği soğuk, tepkisiz ve insan dışı olmakla şuçlar. Adamsa kadını zorlayıcı, isterik ve denetimci olmakla. Bu klasik senaryonun alışılmış sonucu nedir? Temposu giderek yükselen bu takip ve çekilme dansı bir süre devam ettikten sonra kadın, terapistlerin "tepkisel mesafe" adını verdikleri duruma girer. Kendini reddedilmiş hisseden kadın en sonunda, kendi başının çaresine bakmaya başlar. Adam artık ihtiyaç duyduğundan daha fazla rahatlığa sahiptir ve zamanla, ilişki kurma umuduyla kadına yaklaşır. Ama artık çok geç kalmıştır. Kadın öfkeyle, "Sana ihtiyacım olduğunda neredeydin?" der. Bu noktada, mesafe koyucu ile takipçi bir süre rollerini değiş tokuş edebilirler.
Şimdi her zamankinden daha çok ne olduğunu ne istediğini ve ne yapabileceğini bilmenin zamanı. Şimdi en büyük güç her zamanki gibi yine "kendini bilmek".
Reklam
Kendini,sınırlarını ve yeteneklerini bilmek güçtür.Birinin benzer yeteneklere sahip bir başkasına en iyi nasıl boyun eğdirebileceğini bilmek ise başka bir şeydir.
Sayfa 37
“Kendini bilmek insan ilişkisi için önemlidir. Tarih ise insanın kendine ilişkin bilgisini yansıtır.”
Sayfa 40
Her şeyi bilmek başka, kendini bilmek daha başka.
İnsan hangi yaşta olursa olsun ve ne kadar ilime sahip bulunursa bulunsun ve dünyayı ne kadar unutursa unutsun yakınında birileri ölünce ölüm denen Sırrı kavramaya başlıyor. Elbette ki ölüm sırrının hak olduğunu ve Allah'ın emrine karşı gelinmeyeceğini biliyor ama yine de hüzün ve hasret bir yandan yakıyor canını. Her gelenin gideceğini, her doğanın öleceğini ve her başlayanın biteceğini bilirim elbette. Lakin yine de insan kendini elsiz, kolsuz, dilsiz, sessiz kalmış gibi hissediyor. İçinde bir acı var, yalnızca "Allah" dediği an hafifliyor. Asla ölüme İsyan değil bu dediklerim, sadece Hasret... Ama Vuslat var yine de ve bunu bilmek dahi içindeki ateşe bir yağmur gibi dökülüyor.
Reklam
*(Kur'ân-ı Kerim'in ihtiva ettiği ilimlerden) biri de yüce Allah'ın sıfat, isim ve fillerinin söz konusu edilmesi, eksikliklerden münezzeh olduğunun belirtilmesidir. Bunun da çok büyük faydaları vardır 1. Bu ilim ki bu, yüce Allah ile ilgili ilimdir, bütün ilimlerin en şereflisi ve kayıtsız şartsız onların en üstünüdür. Dolayısıyla da bu ilmi anlamaya çalışmak ve bunun için gerektiği şekilde incelemeler yapmak, en yüksek gayeye yönelmek ve onunla meşgul olmak demektir. Kulun böyle bir ilmi elde etmesi de sahip olacağı en şerefli ihsandır, 2. Yüce Allah'ı bilmek, O'nu sevmeye, O'ndan saygıyla korkmaya (haşyete), O'ndan çekinmeye ve rahmetini ummaya, amelini O'nun için ihlasla yapmaya götürür. Bu da kulun mutluluğunun ta kendisidir. Allah'ı tanımanın tek yolu ise O'nun isim ve sıfatlarını bilmekten, bunların manalarını kavramaktan ve bilgilerinde derinleşmekten geçer. Kur'ân-ı Kerim bunlara dair başka hiçbir kitabın kap- samadığı şekilde geniş açıklamalar ve izahlar ihtiva etmekte ve bunları Allah'ın kullarına gereği gibi tanıtmaktadır. Böylece Allah, Kur'ân-ı Kerim vasıtasıyla kullarına-Zatını gerektiği gibi tanısınlar diye- kendini tanıtmaktadır.
kimse tarafından anlaşılmadığına inanmak, hiç kimseye kendini anlatamamak ve kendisini anlayabilecek birine özlem duymak. İşte aşk bu olmalıydı! Ama bunu bilmek için, genç olmak ve yalnızlık duymak gerekirdi.
Başkalarını bilmek keskin zekadır, kendini bilmek bilgelik. Başkalarına hükmetmek kuvvettir, kendine hükmetmek yücelik. Yerini bildikçe hayatta kalır insan ve aldığı soluk verdiği kadarsa uzun bir hayattır yaşadığı." - Lao Tzu (Yol ve Erdem
Gerçek mi komutanım, böyle değil miydim ben? Böyle de­ ğildiysem n'oldu bana? N'oldu bize? Nasıl göze alabiliyorum böyle sefil bir ölümü? Vatan yolunda döğüşürken ölmek neden geçmedi benim elime? Şimdi bir şeyler yapılamaz mı? Ben hiç mi bir işe yaramam? Bir işe yaramak için beklemek gerek. .. Bunu göze alamıyorum! Bitmeli bu iş, bir ayak önce ... Bunu anlıyo­rum. Ölçüp biçtim, beklemek imkansız ... Fakat komutanım, ge­ ne de, kolay değil kendini öldürmek! Hele bu sabah yağmurdan sonra ortalık ne kadar güzeldi. Bunu, geceyi uykusuz, bunaltılı geçirenlerden başkaları hiç bilmez. Kendini öldürenlere 'delirdi' derler. Ah keşke, delire bilsem ... Ölümden korkmadığımı gördü­nüz, komutanım; ben, ölmemekten korkuyorum. Yani, öldükten soma da bu acılar sürerse diye ödüm kopuyor! Acı çeken gövde mi, ruh mu? Bunu kesinlikle bilmek ne büyük mutlulukmuş!
Reklam
Kendini bilmek, kendine dair fazlasını görmeyi gerektirir.
Kendi kendini yakalamışçasına "Bilmeye değil anlama ya talibim" demişti...Bilmek için yegâne malzeme bilgiydi; ama anlayabilmek için bilgi yetmiyordu. Yanına duygu ve sezgi de lazımdı. Bu eşlenik uçmak için iki kanadı aynı anda, aynı istikamete çırpmaya benziyordu. Nitekim Kudüs'e tek kanatlı olarak gelmişken, aradığı ikinci kanadı bulabilirse muradına bir adım daha yaklaşacağına inancı tamdı. Yeter ki temiz ve doğru bilgileri dengeli ve samimi duygularla buluşturabilsin, böylece isabetli sezgilere yol verebilsindi.
İnsan uyandığını nasıl anlarlar? Her gözlerimi kapattığımda söz veririm kendime, bu sefer tanık ol uyanışına diye. Uyanışımın aşamalarına bilmek isterim. Ama olmaz. O kadar uzaktır ki o iki dünya! Milyonlarca kilometre mesafe vardır gözlerin kapanmasından açılmasına. İnsanoğlunun ışık hızında gövdesini taşıma isteği boşuna. Boşuna ses hızında giden uçaklar. Çünkü hız zaten saklı doğamızda. Her sabah milyarlarca insan yaşıyor muazzam yolculuğu. Milyarlarca insan göz kapaklarının üzerinde milyonlarca kilometre taşıyor. Tek bir hareketle uyku dünyasından gerçek dünyaya geçiliyor. Bundan daha hızlı gerçekleştirilen bir yol alma şekli var mı? Işık hızını alay konusu edecek kadar çabuk açılan gözler gerçek dünyaya döndürüyor insanı. Ve kimse farkında değil bedeninin sabahki yorgunluğunun çok uzaklardan göz açıp kapayıncaya kadar gelmesinden kaynaklandığının. Kimse iki dünya arasındaki saat farkını hesaba katmıyor. Göz kapaklarının şeklinde olmalı uzay gemileri. Doğa göstermiş mükemmeli. Milyonlarca kilometreyi ışık hızında geçmemizi sağlayan göz kapaklarımız kapanır. Uyku evrenine geçilir. Açılırlar, gerçek bıraktığımız yerden devam eder. İnsanın en büyük hatası kendini seyretmemesidir. O kadar çok ilgilenir ki dekorla! Tanıyamaz bir türlü baş aktörü. Sadece gözleriyle yolculuk edebilen bir insanın kendine tapması kaçınılmazdır.. Sadece fark edebilsin yeter. Gerisi gelir.
Kibir kaç çeşittir ?
Kibir, kendini başkasından üstün görmektir. Yapıldığı yerlere göre üçe ayrılır: 1- Allahü teâlâya karşı kibirdir: Kibrin en kötüsü budur. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazı dinsizler de imanı, ibadeti, namaz kılmayı aşağılık, gericilik sanarak kibirlenirler. Allahü teâlâ buyuruyor ki: (Büyüklenerek bana ibadet
2023 yılında yarım kalan ya da okuyamadığım kitapları okumaya başlıyorum. 1.Üstadın Sesi 2.Vadinin Perileri 3.Asi Ruhlar 4.İnsanoğlu İsa 5.Seninle Başlamadı 6.1001 Gece Masalları (Sesli Kitap) 7.Gece Yarısı Kütüphanesi (Sesli Kitap) 8.Kendine Ait Bir Oda (Sesli Kitap) 9.Bölünmüş Bir Dünyada Akıl Sağlığımızı Nasıl Koruruz (Sesli Kitap) 10.Bilmek Değil Sadece Hayal Etmek İnsanı Mutlu Kılar (Sesli Kitap) 11.İnsanlar (Sesli Kitap) 12.Durdurulamayan İnsanlık (Sesli Kitap) 13.Şimdi Sevişme Vakti (Sesli Kitap) 14.Geçmişe Yolculuk (Sesli Kitap) 15.Korku (Sesli Kitap) 16.İncil (Sesli Kitap) 17.Ustaca Sevmek (Sesli Kitap) 18.Mavi Sürgün (Sesli Kitap) 19.Ben Kirke (Sesli Kitap) 20.Feminist Manifesto (Sesli Kitap) 21.İnsanın kendini yenmesi en büyük zaferdir"Platon" (Sesli Kitap)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.