Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
336 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
BİTMEYEN GECE Merhabalar, Mithat Enç, Türk Doçent Doktor ve pedagogdur Dedesi Mehmet Mazlum efendi Antep'in önde gelen avukatlarından, babası Emin Mazlum Enç ise tanınmış iş adamlarındandır. Annesi Zeliha Hanım, kent belediye başkanı Lütfi Güceyli'nin büyük kızıydı. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Bir otobiyografi kitabı olması da çok daha önemli kıldı. Yazar Mitat Enç,kendi hayatı üzerinden göremeyen insanların yaşadıklarını, özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler için yaptıklarını ve yapılması gerekenleri anlatmaktadır. Mitat Enç üniversite yıllarında kör olmuştur. Önce kabullenemez fakat sonraları bununla yaşamayı ve mücadele etmeyi öğrenir. Tedavi için zaten yurtdışına gider ve bu ve benzeri bir takım vesilelerle engellilerle ilgili eğitimler alır ve Türkiyede bu alanın öncülüğünü yapmaya çalışır. Bu uğurda çalışırken yetkililerin ve toplumun özel eğitime muhtaç bireylere bakış açısından ve eğitimdeki eksikliklerden de bahsetmiştir. Bunun yanında tedavi ve eğitim amacıyla sık sık Avrupa ve Amerika gittiği için bu ülkelerdeki eğitime ve günlük yaşama dair gözlemleri de kayda değerdi. Bir insanın yaşamının bir anda değişebileceğini, değişime ayak uydurmanın ve yaşama zevkinin sönmeyeceğini anlatan bir kitap. Azmin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Herkesin ve özellikle her öğretmenin mutlaka okuması gereken bir kitap. Mutlaka okuyun, okutun. Sevgiler ..
Bitmeyen Gece
Bitmeyen GeceMitat Enç · Ötüken Neşriyat · 2020922 okunma
Artık ölmek istemiyordu ama yaşamaktan pek keyif aldığı da söylenemezdi.
Reklam
İşte bu kent, bana her şeyi unutturmuştu. Amaçsız bir "ben" halimle, beni tatmin edecek, kulağa hoş gelen her şeyi denemiştim. Rahatlatan oyunlar, tazelenmek amacıyla yapılan doğa yürüyüşleri, av partileri vs... Ayrıca sanatsal aktivitelerle seçkin bir kişilik oluşturmaya çalıştım. Evimi hurdacıların topladığı ya da ihalelerle satılmak üzere tezgâha dizilmiş, İtalyan barok döneme ait eski eşyalarla ve doğa manzaralı resimlerle dekore etmiştim.
Terziler Geldiler
Terziler geldiler. Durgunluktu o dökük saçık giyindikleri Yarım kalmışlardı. Tamamlanmadılar. Toplu odalarını sevdiler. Ölümü hüzünle geçmişlerdi, ateşe tapardılar. Kent eşiklerindeydi, ağlayışını duydular Kestiler, biçtiler, dikmediler ve gitmediler, iğnelerine iplik geçirip beklediler;
Turgut Uyar
Turgut Uyar
Kirli su
… Duvar afişlerinde ölüm ilanları ve seks filmleri omuz omuza gazetelerse çok boyalı yosmalar gibi pazarlıyorlar kendilerini Bu alan son mitingte böyle değildi yitirmiş sanki o günkü sevincini, ruhunu utanç mı kuşatmış yoksa ne kapatıyor yüzünü titreyen elleriyle Bir cüzzamlı gibi çürüyor kent dökülüyor elleri kolları ve her yanı oysa kaç zaman geçti son grevden bu yana yani son sevda yangınından Bu kent nasıl yaşlandı böyle
Sayfa 39 - EverestKitabı okudu
Bundan on yahut yirmi yıl önce, orta sınıf tarafından daha geniş çapta hissedilmeye başlanan boşluk duygusuna banliyö hastalığı gözüyle bakılarak gülünüyordu. Boş geçen bir hayata dair en belirgin imge hafta içi her gün aynı saatte uyanıp kent merkezindeki işyerine gitmek için aynı saatteki trene binen, ofiste her gün aynı işleri yapan, aynı yerde öğle yemeği yiyip garsona her gün aynı bahşişi bırakan, her akşam eve aynı trenle dönen, 2-3 çocuğu olan, küçük bahçesiyle ilgilenen, hoşlanmadığı halde her yaz deniz kıyısında iki haftalık bir tatil yapan, her Noel ve Paskalya günü kiliseye giden ve altmış beş yaşında emekli olduktan kısa bir süre sonra bastırılmış öfke nedeniyle kalp krizi geçirerek ölen banliyö insanıdır. İçten içe hep sıkıntıdan öldüğüne dair şüphelerim olmuştur.
Reklam
Gidersen yıkılır bu kent kuşlarda ölür Bir tufan olurum sustuğun her yerde
İnsanların uzaktan hayranlık duyduğu bir elmastım ama elde ettiklerinde karşılaştıkları şey, kara bir taştan ibaretti.
"İyi geceler değerli kent dinleyenleri, kaybedenler kulübü burası. Aşık olmak çok anlık bir şey. Birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin çok daha lezzetli olduğu bir an bu. İnsan karar vererek aşık olmaz. Sadece bir bakar olmuş."
İskeletler neden mest olmuş gibi dans ediyorlar acaba, diye geçiriyorum içimden. Dünyanın sonu mu geldi? Hep bahsedilen ölüm dansı mı bu? Kent yıkılırken milyonlarca iskeletin karın üstünde dans ettiğini görmek müthiş. Bir daha bir şey yetişecek mi acaba? Rahimlerden bebekler çıkacak mı? Yemek ve şarap olacak mı?
Reklam
Biliyor musun?" diye arkamdan konuştu. "Ebeveynlerinden ne kadar nefret etsen de onların kopyasısın." Ona cevap verme gereksinimim yoktu, bu yüzden kapıyı arkamdan kapatırken sessiz kaldım... Onların bir kopyası. Muhtemelen. Ne de olsa, canavarları yalnızca canavarlar dünyaya getirebilirdi.
Seninle gurur duydum demişti. Sen benim evimsin de demişti.
Kimse aynı anda bu kadar centilmen ve korkutucu derecede tehlikeli olmamalıydı.
Rezil ebeveynlerimden öğrendiğim bir şey varsa o da güçlü akan bir nehir olmaktı.
"Benimle ne yapacaksın?" "Ne istersem." "Canımı acıtacak mısın?" "Değişir." "Neye göre?" "Emirleri takip etmekte iyi olup olmadığına göre." Yutkunurken ona baktım. İyi değildim, gerçekten değildim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.