İçimden sadece yazmak geldi
İnsan bazen onca emek verir ve karşılığını bulamaz. Bekler, bekler yine bulamaz çünkü çalıştığı şeyin henüz Hıdırellez zamanı gelmemiştir. Yani gizli olanın açığa çıkma zamanı zuhur etmemiştir. Sabırda sebat her kişinin değil er kişinin harcıdır der atalarımız. Hacı Bektaş Veli’ninde şu şiarıyla çalışmamıza şevkle devam etmelidir, “en büyük keramet çalışmaktır.” Vesselam.
Reklam
• Güzel söz sadaka,mahşere nafakadır. • Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz,ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa. • Bir söz söylerken hem kendi,hem de karşınızdakinin ahiretini düşünerek konuşun. • Söz insanın terazisidir.Fazlası ziyan,azı vakardır. • Az konuşan kınanmaz,üstelik itibarı çok olur. • Şaka,alay ve boş konuşmak belaya yol açar. • Çok
Hemdem

Hemdem

@Cano01
·
23 May 07:14
Susmak,Alim için bir süs,cahil için bir örtüdür.
Bazı hikmet ehli kişiler demiştir ki: Susmakta tam yetmiş bin hayır vardır.Bu hayırlar yedi kelimede toplanmıştır.Bu kelimelerin her biri bin hayra denktir: 1. Susmak,zahmet çekilmeden yapılabilen bir ibadettir. 2. Susmak,takısız bir süstür. 3. Susmak,sultan olunmadan kazanılan bir heybettir. 4. Susmak,duvarsız kaledir. 5. Susmak,kimseden özür dilemek zorunda kalmamaktır. 6. Yazıcı (kiramen katibin) meleklerinin rahatlamasıdır. 7. Kusurların örtüsüdür.
TEK KELİMEYLE ".. KALMADI "
1 Bu fenâ bezminde asla şimdi râhat kalmadı Gussa vü ģamdur bütün dillerde safvet kalmadı 2 Var imiş evvel kemâl ehline hüsn-i iltifât Kaldı zilletde hele erbâb-ı himmet kalmadı 3 Old 'âlî bu ne hikmetdur edânî zümresi Âkîl-i sencideye 'âlemde rağbet kalmadı 4 Münzevi oldi 'umumen 'ârif-i esrâr-ı Hâk Görinür bu arsada sâhib kerâmet kalmadı 5 Oldi memlû yer-be-yer șûr u fesadat ü nîzâ Nâs içinde zâhir olmadık alâmet kalmadı 6 İrtişâ semtine ma'il zabitânın cümlesi Toldi cevr ile cihân rahm u 'adalet kalmadı 7 Hisset ile oldi me'lûf mâlik-i dînâr olan Ağniyâda şimdi Sıdkî hîç sahâvet kalmadı
Tekke bucaklarında bozulup da imaretten çorba çıkacak yiyeceğim. Şeyhin kerametleri mübalağalarını rast gelenlere diyeceğim, diye kapıya bakan sefil ve tembel derbederlerin dünyada, ahirette hacîl ve bed-nâm olacağını cemaate söyleyen etraflı tahsil görmüş derin vukûflu ulema yok değil idiyse de insanın yaratılışında fikr-i mazarrat fikr-i menfaatten evvel mevcut ve nefse hoş gelen şeyleri memnu’ ve mezmûm olsa da meyl-i nefsâni hemen kabul ve itbâ’ edivermekte cehâlet ve mahdudiyet-i fikir sebebiyle pek müstaidd ve hoş-nümûd olduğundan zaviyelerde zaviye-dâr ve abes-huvâre olan kisve-i fazilet ve irşada girmiş bulunan sahte vakarların masallarına, martavallarına, asılsız, mantıksız düzme kerâmet sözlerine inanıp bu tekkeye giren namaz kılmasa, oruç tutmasa da bir kere şeyhin teveccüh ve hüsn-i nazarını kazandıktan sonra ahirette, behemehâl cennete gireceği şüphesizdir.
Kaç fakülte Çaykara'nın köyündeki küçücük medresesinde yüzlerce hoca yetiştiren bir Hasan Efendi eder?! Mücahede her zaman riyazi hakikat- lerle kıymetlendirilmez. Cumhuriyet'in zor yılla- rında bir avuç âlimin bütün bir memlekete yetecek sayıda hoca yetiştirmesi "bereket"in ne büyük bir "keramet" olduğunun vesikasıdır. Dün bir avuç âli- min yaptığını bugün 150 bin kişilik Diyanet, yüz ila- hiyat fakültesi, binlerce imam-hatip lisesi, vakıf, der- nek, cemaat ve Kur'ân kursu yapmaktan acizdir.
Reklam
Hz Muhammed (S.A.V)
Dünya insanlarının fikir ve hayallerini vehimler, batıl itikat ve ruhbanlıktan gerçekçiliğe ve dürüst bir dünyacılığa çeviren insan O’dur. Mu’cize ve keramet isteyen dünyaya, akıllara durgunluk veren gerçekleri öğreten ve aklı ölçüler kullanmayı telkin eden O’dur. ̂ İnsanların, cehalet ve vehameti terk edip, gözleriyle Allah’ın kudreti ve tabiatın sırlarını görme zevkini sağlayan O’dur. Hayal âleminde yaşayan, olur olmaz şeyler için tahmin yürütenleri akıl, mantık, müşahede ve tetkike davet eden ve alıştıran O’dur. O, akıl ile his arasındaki değer ölçüsünü insana öğretti. Madde ile Ruh arasında bağ kurdu. Din ile ilim ve amel arasında irtibat kurdu. Dinin gücüyle, fen ve bilime ilgiyi arttırdı, aynı şekilde bilimin dinle ilgilenmesini sağladı.
Sayfa 31
7.cilt
1887.Muğîre İbni Şu‘be radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mûsâ aleyhisselâm Rabbine: - Cennetliklerin en aşağı derecesi nedir? diye sordu. Allah Teâlâ da şöyle buyurdu: - O, cennetlikler cennete girdikten sonra çıkagelen bir adamın derecesi olup kendisine: - Cennete gir!
Sayfa 618Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.