Vicario kardeşlerin bu hükmün infazını yerine getirmek kaygısında olmaktan çok, biri çıkıp bir iyilik yaparak kendilerini engellese diye düşündüklerinden kesinlikle emindi.
Haftanın yedi gününden Çarşamba (Miercuri) ve Cuma (Vinire), iğne veya makas kullanmanın ya da ekmek pişirmenin yasak olduğu şüpheli günler olarak kabul edilir. Bugünlerde keten ekmek de akıl karı değildir. Cuma gününün adandığı Venüs (burada Paraschiva olarak adlandırılır), yangınlara veya başka talihsizlikere neden olarak bu kuralları çiğneyenleri cezalandırır.
Ancak Salı (Marti, ismini kanlı savaş tanrısı Mars'tan alır), kesinlikle tekinsiz bir gündür. Eğirmenin tamamen yasak olduğu ve görünüşte zararsız olan, elleri yıkamak veya saçları taramak gibi uğraşların bile tehlikeden uzak olmadığı bir gündür. Salı akşamı gün batarken, o günün kötü ruhu çok güçlüdür ve birçok bölgede insanlar gün batımı ile gece yarısı arasında kulübelerini terk etmekten kaçınırlar. "Mar sara (Salı akşamı ruhu) seni alsın" burada "Şeytan seni alsın!" demeye eş değerdir.
İşte Böyle Oldu… Kitabın kendisi de tıpkı ismi gibi gerçekten. Sadece 104 sayfadan müteşekkil bir kitap olmasına rağmen baştan sona heyecan, merak ve sürükleyicilik hiç eksik olmuyor. Son dönemlerde Türkiye’deki kitapseverler arasında giderek yaygınlaşan bir kitap olan İşte Böyle Oldu roman kategorisinde gösteriliyor ama aslında novella demek daha
Kırmızı Pazartesi'de Gabriel Garcia Marquez, pazartesi günü işlenen ve herkesin önceden bir cinayeti konu eder!
Evet herkesin önceden bildiği ama kimsenin müdahale etmek, faili durdurmak ve hatta kurbanı uyarmak gibi bir çabası olmayacak bir duyarsızlık ve çabasızlıkla dolu bir kasaba halkından bahseder!
Şimdi bu da nereden çıktı diyeceklere
"Yüreğini kolla, Aureliano," …. “ölmeden çürüyorsun."
.
.
Kitabın yorumlamadan önce yazardan ve bir konu hakkında bir şeyler paylaşmak isterim.
Dilimize pelesenk olmuş bir deyim ''Burası muz cumhuriyeti değil!'' !!! Peki nereden çıkmış
11 Kasım 1928 tarihinde Kolombiya'da muz işçileri, fazla mesai