Dikkat Spoiler içerir.
Kitap da zaten olacakları, ölücek kişiyi en başından biliyorsunuz.İsimleri yazarak bir inceleme yazacağım. Bundan dolayı ben de biraz daha spoiler verebilirim,
Santiago Nasar… Angelo Vicario… Bayorda San Roman…Pedro- Pablo Vicario ikizler… Cristo Bedoya…Clitelde Armanto…Peder Carmen Amador… Flor miguel… Don lâzora
Kitap hakkında ne yazarsam yazayım kesinlikle spoiler vermiş olmuyorum. Çünkü canım Márquez daha kitabın en başında, hikâyenin sonunda neler olacağını bizlere söylüyor. Bir cinayet… Ama bu olayı o eşsiz anlatımıyla öyle bir kurguluyor ki daha en başında karakterin öleceğini bilmemize rağmen sürükleyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor ve bir çırpıda okutuyor kendini Kırmızı Pazartesi.
** Kitabın bir bölümünde yazarımız bir kerecik de olsa Yüzyıllık Yalnızlık'tan tanıdığımız Albay Aureliano Buendia'yı anmayı da ihmal etmiyor. Bu küçük detay beni çok heyecanlandırmıştı bunu da paylaşmak istedim. Okumayı planlayanlar asla pişman olmayacaktır.
Şimdiden keyifli okumalar...
ÖLÜMÜN SOĞUK SESİ
Ölümün Soğuk Sesi kitabının yorumuyla sizlerleyim. sürükleyici bir polisiye gerilim kitabıydı. Gerçi Sarah'ın yaşadıklarını düşününce de psikolojik gerilim kitabı da denilebilir. Tarihin tekerrür ettiği bir kasaba ve kaybolan iki çocuk vardı. Üstelik her iki olayın da görgü tanığı aynı kişinin olması tesadüf değilse ne
Vicario kardeşlerin bu hükmün infazını yerine getirmek kaygısında olmaktan çok, biri çıkıp bir iyilik yaparak kendilerini engellese diye düşündüklerinden kesinlikle emindi.
Haftanın yedi gününden Çarşamba (Miercuri) ve Cuma (Vinire), iğne veya makas kullanmanın ya da ekmek pişirmenin yasak olduğu şüpheli günler olarak kabul edilir. Bugünlerde keten ekmek de akıl karı değildir. Cuma gününün adandığı Venüs (burada Paraschiva olarak adlandırılır), yangınlara veya başka talihsizlikere neden olarak bu kuralları çiğneyenleri cezalandırır.
Ancak Salı (Marti, ismini kanlı savaş tanrısı Mars'tan alır), kesinlikle tekinsiz bir gündür. Eğirmenin tamamen yasak olduğu ve görünüşte zararsız olan, elleri yıkamak veya saçları taramak gibi uğraşların bile tehlikeden uzak olmadığı bir gündür. Salı akşamı gün batarken, o günün kötü ruhu çok güçlüdür ve birçok bölgede insanlar gün batımı ile gece yarısı arasında kulübelerini terk etmekten kaçınırlar. "Mar sara (Salı akşamı ruhu) seni alsın" burada "Şeytan seni alsın!" demeye eş değerdir.
İşte Böyle Oldu… Kitabın kendisi de tıpkı ismi gibi gerçekten. Sadece 104 sayfadan müteşekkil bir kitap olmasına rağmen baştan sona heyecan, merak ve sürükleyicilik hiç eksik olmuyor. Son dönemlerde Türkiye’deki kitapseverler arasında giderek yaygınlaşan bir kitap olan İşte Böyle Oldu roman kategorisinde gösteriliyor ama aslında novella demek daha
Kırmızı Pazartesi'de Gabriel Garcia Marquez, pazartesi günü işlenen ve herkesin önceden bir cinayeti konu eder!
Evet herkesin önceden bildiği ama kimsenin müdahale etmek, faili durdurmak ve hatta kurbanı uyarmak gibi bir çabası olmayacak bir duyarsızlık ve çabasızlıkla dolu bir kasaba halkından bahseder!
Şimdi bu da nereden çıktı diyeceklere