Tuz tanrılara adanır, ilaç olarak, konserve yapımında ve yiyecekleri çeşnilendirmede kullanılır. Tuz üreten kentler adlarını tuzdan alır: Salzburg, Salzgitter, Salzwedel vb. Antik Yunan' da misafire tuz ve ekmek ikram edilir, çünkü bunlar hayatı ve konukseverliğin kutsallığını simgeler.
Rivayete göre, Muhammed(Hz) hastalık derecesindeki uyku düşkünlüğünden kahve sayesinde kurtulur. Arap tıp literatüründeki bazı bilgilere göre, kahve 10. yüzyılda ilaç olarak kullanılıyordu. Fakat kahve İslam aleminde bile nispeten geç bir tarihte -ancak 15. yüzyılda- halkın içeceği haline gelmiştir.
Sayfa 23
Reklam
Ortaçağ insanının gözünde baharat efsanevi bir dünyanın elçisidir. Karabiberin cennete yakın bir ovada yetiştiği, zencefil ve tarçının Mısırlı balıkçıların ağlarıyla Nil nehrinden çıkarıldığı, Nil nehrinin bu iki baharatı doğrudan cennetten alıp getirdiği tasavvur edilir. Baharat kokusu insan- ların dünyasına cennetten gelen bir esinti gibidir. "Ortaçağ' da hiçbir yazar bir baharatı koklamadan ya da tatmadan cenneti tasavvur edemezdi. Cennetin görsel bir üslupla anlatılan bahçe- leri ister azizlerin isterse de aşıkların hizmetinde olsun, cenne- tin havası mutlaka tarçın, küçük hindistancevizi, zencefil ve karanfilin baygın, seçkin kokusuyla yüklüydü. Bazı baharatla- rın aşkın ve dostluğun simgesi olarak görülmesi bu tasavvurlar sayesinde oldu."
Sayfa 14
Bir masalda en küçük kızın babasına duyduğu sevgiyi tuz sevgisiyle kıyaslaması ne kadar garip gelir bize: "İçinde tuz yoksa, en iyi yemek bile lezzetli değildir, o yüzden ben babamı tuz kadar severim
Sayfa 12
Kahve ve Protestan Etiği
17. yüzyıl sonu burjuvazisi kahveyi büyük ayıltıcı diye coşkuyla karşılar, içki içenlerin sarhoşluğu, yeteneksizliği ve tembelliğinin karşısına kahve içenlerin farkındalığı ve aklı başındalığı konur. Bu özellikle de 17. yüzyıl Püriten İngiltere'sinde yayımlanan yazılarda açıkça ifade edilir. "Kahvenin halkı aydınlattığı kanıtlanmıştır," diye yazar James Howell 1660'ta, "eskiden zanaatçı ve tüccar kalfaları sabahları bira ve şarap içerdi; bu yüzden kafaları bulanır, doğru dürüst çalışamazlardı, fakat artık insanı dinç tutan bu burjuva içeceğine alıştılar."
"Karşılık vermeyen ya da aynı değerdeki bir şeyleri tahrip etmeyen, sonsuza dek rezil olur. Karşılık verme yükümlülüğ ünün yaptırımı borç köleliğidir. .. Borcunu ya da potlacı geri ödeyemeyen, mevkiini, hatta özgür insan statüsünü yitirir."
Reklam
Şarapla sarhoş olan insan artık kendi ruhuna sahip değildir , şarabın ya da şarap tanrısının ruhuyla doludur.
Sayfa 176Kitabı okudu
Adler: “Biz rahatlık istemiyoruz,tersine, tüm çalışmamız işçilerin rahatsız olmasını hedefliyor. Biz kendimizi gizlemek istemiyor, her şeyi olanca açıklığıyla görmek istiyoruz, daha çalışkan, daha becerikli olmak istiyoruz, alkollü beyinler başkalarının angaryasına koşmak için yeterli olabilir ama işçi sınıfının kurtuluşu için salim kafalı, soğukkanlı insanlara, sağlıklı beyinlere ihtiyaç vardır.” Bir başka yerde ayıklık, rasyonellik ve beyni daha da ön plana çıkarır: “ Beyinlerde devrim yapmak; umudumuz budur, insanlığın geleceği için mücadele eden herkesin çabası budur.”
Sayfa 163Kitabı okudu
"Burjuvazi öncesi dönemde insan bedensel çalışmayla , av ve turnuvalarla deşarj olurken; düşünsel faaliyette bulunan kişi, işlevsizleşmiş beden enerjisini tütün içerek deşarj eder. Bu anlamda tütün içmek bedensel faaliyetin yerine geçen bir eylemdir."
Sayfa 117Kitabı okudu
Patates evlere girinceye kadar Orta ve Kuzey Avru pa'daki halkın başlıca gıda maddesi ekmek ve biradır.
716 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.