Çoğumuzun çocukluğundan hatırladığı, anne, baba ya da başka büyüklerinden duyduğu masallar, efsaneler vardır. Öyle bir anlatırlar ki size, öyle bir kaptırırlar ki kendilerini, , onlara bakan, bilgi açlığıyla bekleyen birkaç göze, anlattıkları hikayenin gerçek olduğunu ispat etmek isterler sanki. Ben de bir zamanlar o çocuklardan biriydim. Babamın
Kapalı kapılar,inandır beni.
Son anahtarı çeviriyorum.
Gözlerim bağlı,ellerim çözülüyor.
Geç kaldım hikayeler için.
Denedim bu şeyden defalarca vazgeçmeyi
anlaşılan yine beceremedim.
Yazıp yaşamak yaşayıp yazmak.
Sanki dövüş kulübü, Inception filmlerini izlemiş hissiyatı ile okudum. Bir çok yazarın Dostoyevski’den ilham aldığını düşünüyorum. Mesela Hasan Ali TOPTAŞ, İhsan Oktay ANAR, Sadık Hidayet… Örnekler çoğaltılabilir. Kitabı okurken ben ne okudum, tüm bunlar gerçek mi, akıl oyunu mu dedirtiyor insana. İnanılmaz bir psikolojik analiz çerçevesinde ilerliyor kitap. Beni biraz sarstı. Çok çok iyi bir kitap diyemem, kötü asla değil ama insanı şaşırtan, sarsan bir kitap. Kitapta; Golyadkin karakteri ikiye bölünüyor. Tipik dissosiyatif kişilik bozukluğu.. O dönem Dostoyevski bu rahatsızlıktan haberdar mıydı, yoksa kendi karakterinde böyle bir durum mu vardı, yoksa böyle bir karakteri zihninde mi yaratarak yazdı bilemiyorum. Ben iyi mi kötü mü bilmiyorum, fakat nedense her kitapta yazarın yazdıklarına kendinden bir şeyler yansıttığını düşünüyorum. Belki de öyleydi kim bilir… Ancak o dönemde böylesi bir anlatımla böylesi bir kitap yazmak için ancak dahi olmak gerekir. Tavsiye kısmına gelirsek; yeni kitap okuma alışkanlığı kazananlardan ziyade okuma konusunda belirli bir seviyeye gelmiş kişilere öneririm bu kitabı. Ben beğendim.
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922k okunma
Ulan şu içki içenlere ayar oluyom be ulan kendin iç ama resmini çekip normalleştirme be iyi bişey mi bu kötülükleri ve zararları epey ne diyimki ben nee kim takarki
BENİ BULUN-MICHELLE KNIGHT,288 sayfa
-Bu sizin de hikayeniz olabilir…-
Bu kitapta yazılanlar gerçek bir hayat hikayesi…Bu herkesin hikayesi olabilir,eğer biz bunlara,bu yapılanlara izin verirsek olmaya da devam eder…
“Sizden ricam, böyle bir durumla karşı karşıya olduğunuzu sezerseniz - okula gitmeyen bir çocuk, evinden çıkamıyor gibi görünen
Bazı kelimeler var kulaklarımda
Ama kimseye ait değil bunları söyleyen sesler
Gerçekten her şey geçmişte mi kalacak
Ben değişecek miyim
Değişmek istiyor muyum
Ben kimim
Kim olmak istiyorum
O kadar çok soru var ki kafamda
Ve geleceğim için yapmak istediğim o kadar çok şey var ki
KORKUYORUM…
Merhaba, bugün sizlere Sonbahar Masalı kitabının yorumu ile geldim Sonsuz kitabı ile kalemine aşina olduğum bir yazar
Bu eseri ile de bizleri yine kendine hayran bırakıyor İki eseri de birbirinden farklı gizem barındırıyor ki bu bizim daha bir merakla okumamızı sağlıyor Çünkü ben elime aldığım gibi bitti
Zehra, aslında Kıbrıs'ta ailesi ile yaşıyordu. Üniversite için İngiltere'ye gitmiş ve artık orada bir dergide de bulduğu iş yüzünden de geri dönmemiştir. Bu dönemde hayatına Charlie girer. Aslında seviyordur ama son zamanlarda çokta iyiye gitmeyen ilişkilerine son vermek zorundadırlar.
Bir gün çalıştığı sırada kargocunun getirdiği zarfla hayatı bir yere evrilecektir. Neresi mi? Mayi Adası'na..
İki yıl önce kaybettiği babaannesinden kalma bir mektup.. Gidip gitmeme konusunda kararsız kalsa da bir süre işten izin alıp düşer yollara.
Ada, oldukça sakin, huzurlu, mutlu bir yerdir( kim istemez böyle bir yer öyle değil mi) Burada kendisine eşlik etmek için ise avukatın yeğeni Selim gönderilir. İkisi birlikte buldukları gerçekler ile geçmişteyaşadıkları kendi aşk hayatları ile de yüzleşecektir aslında..
Bakalım büyükannesinin herkesten sakladığı sır aslında ne?
Bu masalda mutlu son var mıdır dersiniz? Bunu öğrenmek için ise sizlerin de mutlaka okuması gereken bir eser Kitapla ve sevgiyle kalın
Bir Gecelik Tutuklanma: 14 Mart 1973 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Atsız'ın tutuklandığına dair bir haber vardır: "Yazar Nihal Adsız, hakkında kesinleşmiş bulunan bir yıl iki ay hapis cezası için çıkarılan yakalama müzekkeresi uyarınca Emniyet Müdürlüğü İnfaz Bürosu tarafından dün tutuklanmıştır." (Akgöz 2016: 232'den). 12/13
" Geldik Adliyeye. Adliyede bekliyoruz. 5'i geçmiş olduğu için infaz savcısı Hulusi Bey yok. Nöbetçi savcıya gittik. Nöbetçi savcının yetkisi olmadığı için, dedik 'Hiç olmazsa bu akşam evimize gidelim, yarın gelelim, bu iş düzelir.' Haklı olarak 'Ben nöbetçi savcıyım, bu hususta bir yetki sahibi değilim. Onun için bu gece