Kim bilir, intiharın çirkin ve haram bir şey olduğunu bildiklerinden, ölüme giden kutsaldır arıyorlardı..
Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. Kim bilir (emin olamayız tabii) belki de insanların yeryüzünde ulaşmaya çalıştığı tek gaye, bu gayeye ulaşma yolundaki daimi çaba, başka bir deyişle hayatın ta kendisidir, yani iki kere iki dört cinsinden bir formül olan gaye değildir; zaten iki kere iki dört, hayat değildir baylar, ölümün başlangıcıdır.
Reklam
Daha kolay bir yaşam arayışı pek çok zorluk çıkarmıştı ve bu sonuncusu değildi. Bugün aynı durum bizim için de geçerli. Kim bilir kaç üniversite mezunu genç çok çalışıp iyi paralar kazanacaklarını düşünerek büyük firmalara giriyor ve ancak otuz beş yaşından sonra bu işlerden ayrılarak gerçek istediklerini yapmaya çalışıyor? Öte yandan, bu yaşa gelinceye dek kredi ödemeleri, okul yaşına gelen çocukları, ödemeleri gelen arabaları ve yurtdışında tatiller veya kaliteli şaraplar olmadan yaşamın çok da anlamlı olmadığına dair geliştirdikleri anlayışları oluyor. Ne yapabilirler? Geri dönüp kök bitkilerini mi eşelesinler? Elbette öyle yapmayıp daha da büyük bir çabayla köle gibi çalışıyorlar.
İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez bir gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır? Haydi buna cevap verin bakalım! Bu konuda ayrıca birkaç söz söylemek istiyorum. İnsanın her şeyi yıkıp kaos haline getirmeyi sevmesi (bazen bunu yapmaktan zevk aldığı inkâr edilemez), üzerinde uğraştığı yapıyı bitirmekten, gayesine ulaşmaktan iç güdüsel olarak ürkmesinden mi kaynaklanıyor yoksa? Kim bilir, belki eserini yakından değil de sadece uzaktan sevmektedir; belki binayı yalnız yapmaktan hoşlanıyor, içinde yaşamak istemiyor...
Kim bilir, belki de umutların tümden kesildiği hayata cehennem diyoruz.
Ahî Evran başını çevirmiş neredeyse on dakikadır ırmağın kenarında su içen kim bilir hangi diyardan gelen tüccara ait develeri seyrediyordu. Her biri sıraya dizilmiş ve kendilerine yetecek kadar suyu içip kenara çekiliyorlardı. "İşte," diyordu içinden, "işte dünyalık bu kadardır. İnsanın bunlardan farkı doyduğunu bilmemesi, bilse de kenara çekilmemesidir."
Sayfa 94 - Nesil YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kim bilir neler, yerinde ve zamanında olduğu için Beğenilmiş ve değerli bulunmuştur!
Sayfa 106 - PortiaKitabı okudu
İnsana lüzumlu olan tek şey, onu nereye sürükleyeceği belli olmayan hür iradedir. Bu iradeyi de kim bilir hangi şeytan...
Asılacak Kadın kitabından
Bir erkek nikahlı karısını istediği gibi kullanabilir. Kadin karşı çıkmadıkça, hatta resmen şikayet etmedikçe kimsenin yasal olarak karışmaya hakkı yoktur! Böyle düşünüyorlardı besbelli. Ya kerhaneye gidercesine " Melek'e gidenler?" Onlar için de yalı tek sermayeli bir kerhane, Hüsrev bey de oranın müşteri toplamakla görevli adamıydı, kim bilir?
- Kanunlar adalet için vardır . Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kim bilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır .
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.