Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
500 syf.
7/10 puan verdi
Önyargınızı sakince yere bırakın, tamam şimdi devam edelim
Bu kitap tam olarak fourth wing vol2. Konu olarak alakaları yok belki evet ama sosyal medyayı sallamaları ve abartılmaları tam olarak aynı sebeplerden. İkisi de size sevilen bir kaç serinin ortaya toplaması olarak sunuluyo ve yazım dillerinin akıcılığı okuma sürecini kolaylaştırdığından kitaba daha rahat uyum sağlıyosunuz.(yalan yok harbiden çok
Powerless
PowerlessLauren Roberts · Beta Byou · 202459 okunma
Reklam
408 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Miss gibi hokey hikayesine kim hayır diyebilir ki Böyle güzel kurguları ayrı seviyorum. Spor temalı, romantik, eğlenceli ve akıcı. Spor temalı deyince aklımıza daha genç kurgu lise çağı geliyor ama burda ikili biraz daha yetişkindi ki benim için bu ayrı bir güzellikteydi. Hem kadın hem erkek karakterin gözünden okumak aralarında gelişenleri daha
Filenin Ardında
Filenin ArdındaStephanie Archer · Juno Yayınevi · 202484 okunma
Uzun lâkin çok öte... Rûh bağı...
Yeryüzü şartlarında hiç karşılaşmamış iki kişi... Karşılaşmaları hiçbir hesaba göre imkân dâhilinde görünmeyen şartların çevrelediği bir yaşantı parçası... Tümüyle iki ayrı dünya ve tümüyle iki ayrı dünyanın insanları... Onları kim buluşturabilir? Gene bu dünyamızın tuhaflıklarındandır: onlar, binlerce kilometre uzakta birbirini görmeden yaşamış olsa bile, sesin öylesine düzenlenmiş bir ortak tınısı var bulunuyor ki, o tını, bu iki insanın iletişim kurmasını sağlıyor. İletişim, öyle mi? İletişim deyince akla hemen, karşılıklı konuşma veya araçlar marifetiyle birbirine haber salma işlemi geliyor. Hayır, bu, öyle de değil. Daha önce, birbirinin varlığından haberli olmayan bu iki kişi, şaşırmayın, arı yöntemiyle haberleşebiliyor. Birinin kanat sesleriyle yaydığı sözsüz, kelimesiz dalgacıklar o belli kimsenin kulak zarındaki tınıyla buluşuyor? Nasıl mı? İzahı yok. Ama oluyor. O iki insanın dünyasının dışında kalanlar için anlam taşımayan bu ses tınıları, evrenin kurulduğundan o ana gelinceye kadar, salt o iki insanın bu tınıyı tanıması yönünde oluşmuştur. İsteyen buna okyanustaki kelebeğin kanat çırpması da diyebilir...
senin gibi bir eşe kim hayır diyebilir ki?
"Bence deli delidir." "Bu bakış açısına göre de Hallac bir deli idi üstadım, öyle mi?" "Hayır, ama deliliğin de bir hastalık olduğunu inkâr edemeyiz." "Onu sıradan bir hastalık gibi gördüğümüz sürece ben buradaki zavallıları tedavi edemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu sıradan bir hastalık olsaydı koğuşlarımızı dolduran gariplerin hepsi birer hastanede olurlardı. Oysa Devlet-i Aliye onlar için ayrıca bimarhaneler kurmuş. Bukrat, Eflatun-ı İlahi ve İbni Sina'dan itibaren eski hekim ve âlimler onları hiç hasta olarak görmemişler. Hele de aşk yüzünden bu hale gelenlere deli denilmesi, deliliğin bu türünün bir hastalık olarak görülmesi bence insafsızlık. Yani bunlara deli demek yanlış. Çünkü delilik aklın zıddı olan, aklın devre dışı kaldığı, aklın işlevini yürütemediği hallere denir. Her şey gibi deliliği de zıddı ile ölçebiliriz. O halde deli diye aklı olmayana denir. Delilerin aklı olmadığını bize kim söyleyebilir. Yahut kim Leyla'nın Mecnun'una akılsız biri diyebilir?"
Reklam
A, diğerleri gibi bildik masalların peşinde değilmiş. Çok ya­lın bir sorunun yanıtını bulabileceği tek bir masal istiyormuş yal­nızca. Kimsenin "Hayır" diyemeyeceği biri olmak mümkün müdür? diye sormuş A. Hayır, demiş Masal Bekçisi. Dünyanın en güzeli bile olsan mı? Evet, dünyanın en güzeli bile olsan, demiş Masal Bekçisi. Kaldı ki, dünyanın en güzeli diye bir şey yoktur. Ama dünyanın en güzeline kim hayır diyebilir? diye ısrar et­miş A. Her zaman biri vardır, demiş Masal Bekçisi. Hayat da bu yüzden hayattır zaten. Bu hesap edilemeyen "hayır"lar yüzünden.
Toplumumuzun bu tür bir yok etme için örgütlenmiş olduğuna dikkat etmediniz mi? Brezilya ırmaklarındaki o küçücük balıklardan söz edildiğini herhalde işitmişsinizdir, hani binlercesi ihtiyatsız yüzücüye saldıran, birkaç saniyede onu küçük lokmalarla yiyip bitiriveren ve ortada tertemiz bir iskeletten başka bir şey bırakmayan balıklardan? İşte böyledir onların örgütlenmesi. “Temiz bir yaşama razı mısınız? Herkes gibi?” Evet diyorsunuz doğal olarak. Nasıl hayır diyebilir insan? “Tamam. Sizi temizlerler. Bir iş, bir aile, örgütlenmiş boş zaman işte budur.” Ve küçük dişler tene saldırır, kemiklere kadar yer. Ama yanlış söyledim. Onların örgütü dememeli. Bizim örgütümüz bu, eninde sonunda: Kim kimi temizleyecek!
Birçok insan arabasız mutlu olabilir ya da bir araba almak için çok çalışmak zorunda olduğunun veya başka bir şeyden vazgeçmesi gerektiğinin farkında olabilir ama eğer insanlara arabasız yaşamın imkansız olduğu ve araba sahibi olmamanın insan hakları ihlali olduğu fikrini yerleştirmek için yeterli çaba sarf edilirse, kim hükümetin dağıttığı arabalara hayır diyebilir ki?
Sayfa 213 - İthaki Modern Yayınları. 1. Baskı. Ocak 2023. Ceviren: Nil Deniz Çidanlı.
Buna kim hayır diyebilir ki ! :))
Yeni şafaklar ve altın ihtimaller bulmak , zengin , cesur bir ruha âşık olmak : herkes , en azından bir kez , yaşamında böyle bir şeye ihtiyaç duyar .
326 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.