Herkes ölüyordu nasıl olsa; iyisi de kötüsü de, güçlüsü de zayıfı da, hayata dört elle sarılanı da, yaşamı aşağılayanı da... Herkes göçüp gidiyordu. Yaşam göçüp gidiyordu...
Sayfa 37 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Gayet iyi biliyorum. İnsanoğlu insanlık yolundaki kanlı ilerleyişlerine başlamadan önce , ilkelliğin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkumdur. Sayımız artınca ve herkese yer olmadığını hissettiğimizde birbirimizi öldürmeye başlayacağız.
Sayfa 13 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Ölüm ve hayatı düşünüyordu. İnsanları , şu dağlardan, ovalardan kopup gelen kalabalığı düşünüyordu. Bunlar bir erkek ve bir kadının mutluluğu için buraya toplanmışlardı. Dışarıdan bakınca öyle görünüyordu. Ama bunun altında çok şey vardı . İnanılmaz bir öfke vardı. Yüz bin yılın başkaldırma duygusu vardı. Şu konuşmayan kıpırdamayan öfke...Bir delikanlıyla bir kızın sevdasını bahane eden öfke... Gittikçe zaman bozutuyor ve halk azıtıyor. Bugün benim sarayımın kapısını tutarlar kız bahanesiyle, yarın İstanbul şehrini doldurur padişahın sarayının kapısını tutarlar başka bir bahaneyle. Vakt erişti gibime gelir. Şu halka bir çare bulamazsak hepimizin kellesi gider yarın zülmü bahane ederler öbürsü gün vergiyi, öbürsü gün sarayımızı , öbürsü gün ekmeği... ve birikirler birikirler... Yüz bin yıl öfkesi ve de acısıyla. Şimdi ki gibi sessiz birikirler ve bu kalabalığa güç yetmez. Onlarla ordular, bir dünya kadar ordu olsa başa çıkamaz. Bunlar bir araya gelmeyegörsünler önüne geçilemez. Bir çare , bunları bir araya getirmemek için bir çare...