‘’Bir ülke dolusu yasaya uyan halkı kim ister? Bundan kimin ne çıkarı olabilir? Ama çıkardığınız yasalar uyulamaz, uygulanamaz, nesnel olarak yorumlamamaz şeylerse o zaman bir ülke dolusu kanun kaçağı yaratırsınız. Ondan sonra da suçluluktan para kazanmaya başlarsınız. Sistem bu Bay Rearden. Oyun bu.‘’
Sayfa 155 - Pegasus Yayınları
Kara Yaratık Kara Ölüm
....“Hiç sesinizi çıkarmadan beni dinleyin ey sefil canlılar! Adım Kara Ölüm. Adımı kimin koyduğunu bilmiyorum. Bunu hiç düşünmedim de. Düşünmeme gerek de yoktu zaten. Çünkü adımı kendim koymuş olsaydım da yine bu ad, adım olurdu benim. Kara Ölüm… Öldürmekten büyük zevk alırım... Bu iki kelime ve arkasından gelen o tek cümle anlatır beni. Beni anlatacak başka kelime de yoktur, cümle de zaten. Çünkü benimle ilgili anlatılacak başka da bir şey yoktur.".... sayfa 255, ilk üç paragraf
Sayfa 255 - Yazar Ak HanKitabı okudu
Reklam
Ankebût Sûresi Ayet 1-3, 45, 51,52, 60, 62 ve 69 tefsiri
1. Elif-Lam-Mim. 2. İnsanlar iman ettik yani Allah'ın tevhidini tasdik ettik demeleri ile bırakılıvereceklerini ve fitneye maruz bırakılmayacaklarını yani imanları dolayısıyla belaya maruz bırakılarak sınanmayacaklarını mı sandılar? 3. Andolsun onlardan önce geçenleri de fitneye maruz bırakmışızdır. Allah elbette bu ümmette, belalara maruz
Sayfa 296 - İşaret Yayınları 3.CiltKitabı okudu
Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? O bizim eserimiz miydi? Öyleyse neden bizden büyüktü, güçlüydü? Bunca yıl neyi aramış, kimi özlemiştim? Mademki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar? Kim yaptı bunu? Bu kötülükler kimin eseri? Tanrı’nın işi yok da bizi mi görsün? Öyleyse kime inanacağız? O kitaplar ki sabırdan bahsediyor. Ama ne kadar? Nereye kadar?
“Gondor sağlam bir kale ise, Boromir, biz de bir diğer rolü üstlendik. Sizin sağlam surlarınızın ve parlak kılıçlarınızın engelleyemediği nice şer yaratığı var. Kendi sınırlarınız dışındaki topraklan pek az tanıyorsunuz. Barış ve özgürlük mü demiştiniz? Biz olmasaydık Kuzey bunları pek az görmüş olurdu. Korkunun karşısında eriyip giderlerdi. Fakat karanlık şeyler ıssız dağlardan çıkıp geldiklerinde veyagüneşsiz ormanlardan sürünüp çıktıklarında, bizden kaçıyorlar. Dunedain uyusa, veya tümü ölüp gitmiş olsa, kim hangi yollarda seyahate cesaret edebilirdi, sessiz topraklarda yahut basit insanların evlerinde geceleri kimin can emniyette olurdu ki? “Yine de, sizin kadar bile şükran görmeyiz biz. Yolcular bize kötü gözle bakar, köylüler aşağılayıcı adlar takarlar. Biz her an nöbette olmasak kanını donduracak veya küçük kasabasını harabeye çevirecek düşmanlardan bir günlük mesafede oturan şişman bir adam, ‘Yolgezer’ der bana. Yine de başka türlü olmasını istemeyiz. Basit halk ancak huzursuzluk ve korkudan azadeyse basit olabilir ve onları bu şekilde koruyabilmek için de bizim gizli kalmamız gerekir. Uzun yıllar boyunca, benim sülalemin görevi olmuştur bu. “Fakat şimdi dünya bir kez daha değişiyor. Yeni bir zaman geliyor. İsil-dur’un Felaketi bulundu. Savaş kapıda. Kılıç yeniden yapılacak. Minas Tirith’e geleceğim.”
Gönlü İslâm'la dolanlar ne kadar bahtiyardır. "Allah'ın, göğsünü İslâm'a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi îmâna kapalı kimse gibi midir? Allâh'ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler." Allah Resûlü (sav) "Allah, kimin kalbini genişletirse, o Rabbinden bir nur üzeredir." âyetinin tefsîrinde şöyle buyurmuştur: "Nur kalbe yerleştiğinde, o kalp açılır genişler." Bâzıları "Yâ Resûlallah, bunun bir alâmet ve nişânesi yok mu?" diye sorunca, "Evet" buyurdu, "o alâmetler şunlardır: 'Gurur evinden (dünyâ- dan) uzaklaşmak ve ebediyet yurduna yönelmek, ölüm zamânı gelip çatmadan ölüme hazırlanmak. O hâlde kim bu dünyada zahid olursa, (dünyevî) arzuları kısalır ve dünyayı ehline bırakır." Sâmi Ramazanoğlu (ks) 1934 yılında Yahyalı'yı teşrif buyurduğunda iki saat kadar ulemâ-i kirâma tefsîrini yaptığı şu âyet-i celîle mü'minin saadetini, inkârcının acı akıbetini ortaya kor: "Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz. O da şöyle der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?" Allah: "Evet, öyle. Ayetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun." der."
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.