"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
"𝐻𝑒𝑝𝑖𝑚𝑖𝑧𝑖𝑛 𝑘𝑖𝑙𝑖𝑡𝑙𝑖 ℎ𝑎𝑦𝑎𝑙𝑙𝑒𝑟𝑖 𝑣𝑎𝑟 𝑐̧𝑜𝑐𝑢𝑘𝑙𝑢𝑔̆𝑢𝑛𝑎 𝑎𝑖𝑡."
Travmalar üzerine kurulu altı hayat. Çocukluklarını yaşayamamış altı genç.
Ve en önemlisi yalanlar ile sırlar üzerine kurulu altı hayat.
Yalan nedir? Hayatın vazgeçilmez bir alışkanlığı mi? İnsanların daha huzurlu yaşamak için durum kurtarma çabası mı? Yoksa insanların daha
Aziz Nesin maceram şimdilik burada son buluyor. Biliyorum çok sıkıldınız Aziz Nesin alıntılarından, ama inanın bana başlayınca insan bırakamıyor. Bu kadar kitap yazan, kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen ve bu amacını gerçekleştirmek için Nesin Vakfı'nı kuran bu eşsiz insan nasıl merak edilmez ki!
Özyaşam
Dünya ve Fransız edebiyatının en büyük isimlerinden biri de Romantizm akımının en önemli temsilcisi olarak gösterilen
Victor Hugo’dur. Onun eserleriyle ilk kez lise yıllarında "
Sefiller (2 Cilt Takım)” romanıyla tanışmıştım. Kitabın özetini okumama rağmen etkisini uzun yıllar üzerimden atamamıştım. Nerede kimsesiz, çaresiz ve kalbi kırık bir çocuk görsem Cosette’i
İntihar
Uzun bir süre yok olmayı, yok etmeyi düşündüm. Can alır gibi değil, katil gibi değil; tamamen inançsız gibi, kendimi öldürmeyi. İntihar!
Ah ne soğuk bir duygu, bana çok uzak olan canımı alma isteği ilk defa bu gece bu kadar yakınımda. Ufka damlayan ilk ışıklarla beraber bir ceket, bir defter ve bir kalem alarak evi terk ettim. Çocuklarım
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Günün birinde bir kitap sözlüğü yazmaya yeltenirsem (ki en büyük idealim) karşısına ''nitelikli roman" açıklamasını hiç tereddütsüz gönül rahatlığı ile yazabileceğim muhteşem bir eserdi Nişanlılar...
Derinliği, detayları ve yoğunluğu, kitap hakkında layığıyla bir tanıtım yazısı yazmama mani olacak düzeyde boyumu aşsa da, iki çift laf edip
Bir mektup gelmiş bugün bana. Zarfın üzerinde bir tek adım yazıyor bir de bir pul var. Pek özensiz, buruşmuş hep kenarları. Pulun üzerinde çam kozalağı var. Kokluyorum, kokusu gelmiyor. Kim kokusuz bir çam kozalağı ister ki?
Ben istiyorum. Benden başka kim sahiplenir kokusuz bir çam kozalağını? Bu sorunun cevabını bilmiyorum. Zarfı açıyorum
Momo..
Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm.
Bu incelemede kurduğum cümleler sadece kendi fikirlerim veya başka kaynaklardan alıntıladıklarım değildir. Aşağıda yazanlar, kitabı okurken altını çizdiğim cümlelerin benim kafamda yeniden kurulup, özet mantığına çevrilmiş halidir. Yani, yazarın asıl anlatmaya çalıştığı veya özeti, bir bakıma kitabın bölümler halinde tahlili de diyebiliriz.
1.
Kitabımı alıp sahile indim. Evde temizlik olunca buraya inmek güzel oluyor. Deniz kenarında küçük bir cafedeyim. Daha önceden de defalarca geldim, kediler yanımda dolaşırken kitabımı okudum bir yandan, bir yandan hiç bir zaman çok sevemediğim denize baktım. Bugün hava yine boğucu, soğuk, kara gri bulutlarla üstümüz dolu, gök denize değiyor