Kitap yorumu
Selam yıldızlarım! Bugün size sadece kapağıyla bile ilgimi çekmeye yeten ama konusuyla da fazlaca sizi memnun edeceğine emin olduğum “Raven Mührü” kitabıyla geldim. Fantastik ve mitoloji sevenler koşup alsın diyorum siz anlayın
Kitabın girişi yeterince etkileyiciydi zaten ama ilk bölümün başı da, kitaba yeni başlamanıza rağmen sağlam ve heyecan
270 syf.
9/10 puan verdi
Kitaba başlarken sanmıştım ki Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü iddia eden Ali Ertekin'in ifadelerinden oluşan bir kitap. İçerisinde onun ifadeleri ile birlikte başkalarının ifadelerinin de bulunduğu, Sabahattin Ali'nin ölümüne dair diğer iddiaların da anlatıldığı, davaya ait bazı özel belgelerden oluşan bir kitap.
Kitap sadece Sabahattin Ali'nin ölümünü ele almıyor. Sabahattin Ali kitapları ile tanışmasına vesile olan ablasının kaza yapmasına sebep olunarak öldürülmesi neticesinde dünyaya kendini kapatan bir gazeteci. Ablasının ölümünü araştırır, bazı ipuçları ile katillere ulaşılmasını sağlar ama bir türlü nedenini öğrenemez. Bu insanlar kimdir ve ablasından ne istemişlerdir.Bu sorunun cevabını ararken bir yandan da Sabahattin Ali cinayetini araştırmaya karar verir. Ve bu iki olay onu tekrar hayata bağlar. Bazı satırlar daha önce okuduğum kitaplardan bildiğim cümleler olmasına rağmen beğendiğim kitaplar arasında yer aldı diyebilirim.
Bozkırkurdu sen kimsin
Ben ne okudum, niye okudum . Karmaşık duygular kaldı içimde. Hermann Hesse kalemini severim ancak bu defa yordu beni. Kurgusal anlamda bir anda konunun içinde buldum kendimi, okuduğumu sorgulamaktan bazen aynı sayfayı tekrar tekrar okumak zorunda kaldım. Edebi anlamda üst seviye bir kitap diyebilirim. Bu kitap üzerine inceleme yapılabilir . Tavsiye eder miyim ondan da emin değilim.
Sen, Tanrı'nın yarattığı bir varlıksın.
En derin korkumuzun sebebi,
yetersiz olduğumuz duygusu
değildir,
en derin korkumuzun sebebi
ölçülemez kudretimizdir.
Korktuğumuz şey karanlığımız
değil,
yaydığımız ışıktır.
İçindeki Gücü Kesfet
Kitap o kadar güzel ve akıcıydı ki, ilk defa e-kitap bitirebildim ve ne zaman kendimi darda hissetsem bu kitabı okuyup içimi ferahlatmak ve rezonans alanımı olumluya çevirmek ve yükseltmek istedim. Bu harika kitapta başta yazar olmak üzere emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Son bir alıntıyla, aşağıda yer alan kitabın son mesajıyla bu notunu bitirmek istiyorum.
_________________
En derin korkumuzun sebebi, yetersiz olduğumuz duygusu değildir, en derin korkumuzun sebebi ölçülemez kudretimizdir. Korktuğumuz şey karanlığımız değil, yaydığımız ışıktır.
Kendimize soruyoruz "Ben kimim ki, parlak, harika, yetenekli ve etkileyici olabiliyorum?"
"Sen kimsin ki bu özellikleri reddediyorsun?"
Sen Yüce Yaradan'ın yarattığı bir varlıksın.
Kendini küçümsemenin dünyaya bir faydası olmaz. Çevrendekilerin güveni sarsılmasın diye küçülmek, meziyet değildir.
Biz Yüce Yaradan'ın içimizdeki gücünün yansımalarını göstermek için doğduk. Bu güç sadece birkaçımızda değil, bu güç tüm insanlarda var.
Kendi ışığımızın parlamasına izin verdiğimizde, bu şansı farkında olmadan başkalarına da veriyoruz.
Kendi korkularımızdan kurtulduğumuz anda varlığımız, bizim çabamız olmaksızın başkalarını kurtaracaktır.
Nelson Mandela
“Durdurulamayan tek şey zamandı.”
"Arkadaş biri bana sağ olasın yerine sap olasın mı dedi anlamadım ki."
Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse Salimoğlu ailesine sürpriz olarak gelen ikizler Agah ve Alper’in lise zamanlarında ki okul, aşk ve aile yaşantılarına muzip bir şekilde konuk oluyoruz.
"Yani arkadaş pes doğrusu! O kadar anlattık, bir Allah'ın kulu da sormaz mı sen kimsin diye? Siz sormadınız ama hadi ben anlatayım. İşte ben o annenin hissine hayal olan ve sonsuza dek o kardeşlerin peşini bırakmayacak olan, paylaşamadıkları, kiminin leke diyerek kirlettiği ama varlığıyla kardeşliklerini simgeleyen, sırf onlar beraber olsun diye kendi eşinden vazgeçen o izim, çileğim."
Kitapta anlatıcının çilek olması, farklı bir bakış açısı, aile samimiyeti o kadar çok hoşuma gitti ki. Özellikle finalde ayrı bir evrenin konu alınması güzel bir son olmuş. Severek okudum. Kesinlikle okuyun, okutun.
