Saatin yelkovanı gibi titrek ve ağır adımlarla sessizliği durmadan kat eden içsel bir yalnızlığın başlangıç hapishanesi...
Geceler artık benim için karanlığın çöküp her şeyin solgun ışıklarla aydınlatılmasından başka bir şey değildi. Oysaki geceler önceden benim nazarımda hareketin ve eğlencenin gong sesiydi. Sarayın ağır havasını terk edip yüreğimi coşturan heyecanları kovaladığım, izbe mekânlara dadandığım...