Ulus Baker
yazhocam.com/one-cikanlar/od... ODTÜ’nün Türkiye’ye kattığı en değerli bilim insanlarından, bütün bir ulusu etkisi altında bırakan bir Ulus. Günümüzde neredeyse her üniversite öğrencisinin adını duyduğunda “Keşke ben de ondan ders dinleyebilseydim” diye içinden geçirdiği ; sosyoloji, felsefe, sinema, tarih, müzik ve
Sözgelimi iki bin alt yüz kırk bir mil. Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse O kadar yakın kalplerimiz birbirine
Reklam
Evim
Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan! Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan! Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada... Garanti yok sen gibi faniye sigortada! Eskiden ne güzeldin; evdin, köşktün, yalıydın! Madden kaç para eder, sen bir remz olmalıydın! Bir köşende annanem, dalgın Kuran okurdu; Ve karşısında annem, sessiz gergef dokurdu. Semaverde huzuru besteleyen bir şarkı; Asma saatte tık tık zamanın hazin çarkı... Çam kokulu tahtalar, gıcır gıcır silinmiş; Sular cömert, "temizlik imandandır" bilinmiş... Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler. Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler... Seni yiyip bitiren, kırk katlı ejder oldu; Komşuluk, mana ve ruh, ne varsa heder oldu; Bir yeni nesil geldi, üstüste binenlerden; Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden... Seninle sarmaş dolaş, kökten bozuldu denge; Vuran kimse kalmadı bu davayı mihenge... Şimdi git, mahkemede hesap ver, iki büklüm; Cezan, susuz, ekmeksiz, olduğun yerde ölüm!.. Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim! Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim!
2009 yılında Brezilya Hükümeti, Paulo Freire’den özür diledi. O bu jeste teşekkür edemedi çünkü on iki yıldan beri ölüydü. Paulo dayanışmacı eğitim denen şeyi ilk başlatan kişi olmuştu. İlk başlarda derslerini bir ağacın altında veriyordu. Dünyayı okuyabilsinler ve değiştirilmesine yardım etsinler diye, Pernambuco’daki binlerce şeker işçisine okuma yazma öğretmişti. Askeri diktatörlük onu hapse attı, sonra ülkeden kovdu ve geri dönmesini yasakladı. Sürgünde bir sürü yer gezen Paulo öğrettikçe öğreniyordu. Bugün Brezilya’daki üç yüz kırk okul onun ismini taşıyor.
Sayfa 350 - Öğrenerek öğreten adamKitabı okudu
Benciliz. Herkes,hepimiz. Mesela bir çığlık kopuyor bir yerde biz duymuyoruz , bizi rahatsız etmiyor diye önemsemiyoruz. Çocukların açlıktan öldüğü bir dünya ulan burası! O kadar benciliz biz. İki lira kırk kuruşluk süt ile doyacak çocukların açlıktan ölmesine sessiz kalacak kadar.
Bedenini betimlemek istiyorum. Sonsuzdur bedenin. Bedenin ince bir gül tacıdır bir bardak temiz suda. Bedenin bir yabanıl ormandır kırk kara oduncuyla. Bedenin derin buğu basmış ovalardır güneş doğmadan önce. Çan kuleli, akanyıldızlı iki gecedir bedenin, trenleri raydan çıkmış. Loş bir meyhanedir bedenin sarhoş gemiciler ve tütün tüccarları dolu: Caka satarlar, bardak kırarlar, tükürürler, küfürler savururlar. Bedenin koca bir donanma - denizaltılar, kruvazörler, hücumbotlar; demirler alınır gürültüyle, güvertede sular akar; denize atlar bir muço ortadirekten.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.