Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yüreğine örülen parça parça anılardan sıyrılmak istiyordu.
Bu kişileri sevmeyecekti Emine. İçini üşüten, yalnızlık duygusunu alabildiğince bileyen bu insanları; korunaklı gibi duran oysa içi kemirilmiş bu boş hayatları yaşayanları asla sevmeyecekti.
Reklam
Siz kana bakamam dersiniz hep. Çünkü hemen kendi akacak kanınız gelir aklınıza. Hep kendiniz. Bu denli saklanarak, sakınarak artık hangi doğrular için konuşma hakkınız kaldı sanıyorsunuz.
Onu görünce içimi alan mutluluğu dik bir yamaçtan kendimi koyverip baştan sona yeşil çayırlarla kaplı bir alana düşmüşüm gibi duyuyorum. Bayraklarla söylenmemiş marşlarla, her renk ve ırktan namuslu insanlarla dolu bir alan oluyor orası. Bu hızlı yürek, bu çıtkırıldım iyi aile kızı gövdesini ne kadar taşır bilemiyorum.
Bana anam babammış, yurdummuş gibi geliyor Cemşit, derdi Melek. Bu yaşa kadar beni savurup sarsan ne varsa Cemşit'e yakıştırıyorum.
Ölüleri sevmek daha kolay geliyordu insanların çoğuna. Bu yaşama tembelleri için canlılık ürkütücüydü.
Reklam
Senin de bağrın çıralanır bilirim. Sevdiği sensin he yavrı? Ne edeceksin ki iki kadın kara yazgımızda bu yiğidi toprağa ercene katmak varmış ikimize.
Birileri ötekileri alt etme kararı almışlardı. Bu alt etme olayını meşrulaştırma yolunun geçtiği kuralın koşullarıydı oynanan, biliyordu Emine. Peki onların, devrimci kesimin hiç mi yanlışı yoktu?
Emine sıradan şeyler düşünmeyi denerken birden odanın giderek çarpıcı bir yabancılaşmayla onu çevrelediğini görüyor. Başındaki zonklama çoğalıyor, çaresizlik kaplıyor onu. Birden bir ağlama tutturuyor. Kendi dolu dolu haykırışlarını tanıyamıyor. Sesi yabanıl, gölgesiz.
Mektup yazmalıydılar gidenler, merakta bırakmamalıydılar artlarındakini.
Reklam
Sanırım susarak yatıştırılmış hüzünler, acılar kişiye giderek daha derinden koyuyor.
Savaş kalabalık yapılır gümüşüm. Bitince tek kalınmamalı. Peki ben niçin tek kaldım?
Sana anlatacağım o geceyi. Niçinini anlattıkça belki sen anlarsın. Bu işe iki kez giriştim ben, biliyorsun. Bir Ertegün içindi. Kör olayım ki içim parçalanıyordu onu görmedikçe. Sen anlayamazsın, öylesine aşık olduğunu sanmıyorum. Yüreğim ağzımdaydı. Duyarlığımdan kendim bile ürküyor, sakınıyordum. Ne sevgiydi ah o öyle, neydi...
Şimdiyse düşünürken geriye pek az şey kaldığını anlıyordu okuduklarından. Belki bir hasat, ağaçlar ya da pınarlardı anılarından yansıyanlar. Onlar da bir eski zaman fotoğrafının silinmeye yüz tutmuş uçuk kalıntıları gibiydi. Tek çarpıcılık, fotoğraf kağıdının güneş ışıklarını yitirmemesiydi.
Geri bıraktırılmış ülkelerin en büyük özelliği kendi egemen güçlerince istilaya uğramışlığıdır. Yerli işbirlikçilerinin, vurucu güçlerinin elindedir halk yığınları
Sayfa 469 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.