Geçtiğimiz yüzyıllarda biliminsanları Tanrı'nın varlığına dair hiçbir deneysel kanıt bulamazken şimşekler, yağmur ve hayatın başlangıcına dair detaylı açıklamalar konusunda hayli gelişme kaydettiler. Gelinen noktada, felsefenin birkaç alt dalı dışında, bağımsız değerlendirmeye tabi hiçbir bilimsel yayın Tanrı'nın varlığını ciddiye almıyor. Tarihçiler müttefiklerin II. Dünya Savaşı'nı tanrının yardımıyla kazandığını iddia etmediği gibi ekonomistler de 1929 krizi konusunda Tanrı'yı suçlamıyor, jeologlar tektonik tabakaların hareketlerini açıklamak için Tanrı'ya sığınmıyor. Ruhu da benzer bir kader bekliyordu. Binlerce yıl boyunca insanlar tüm davranışlarımızı ve kararlarımızı ruhun şekillendirdiğine inanıyordu. Ancak ruhun varlığını destekleyen hiçbir kanıt bulunamazken, başka teorilerin güç kazanmasıyla birlikte yaşambilimleri ruh kavramını da tarihin tozlu sayfalarına gönderdi. Pek çok biyolog ve doktor kişisel olarak hala ruhun varlığına inanıyor olabilir ama bilimsel bir yayında bu inancını tartışmayacaktır.
Belirli bir sınıfın doğru önderliği olmadan başarılı bir devrim olamaz. Bugün Filipin Devrimi'nin önde gelen sınıfı proletaryadır. Filipinler'de ve tüm dünyada en ileri üretici ve politik güçtür. Marksizm-Leninizm-Mao Zedong Düşüncesi evrensel teorisinin sancağını taşırlar. Filipinler'de bu evrensel teori olmadan hiçbir gerçek
Kamikaze, kutsal rüzgâr anlamına gelmektedir. Kaynağı ise Japonya'yı istila girişimi sırasında Moğol Hükümdarı Kubilay Han'ın donanmalarının iki kez, 1274 ve 1281 yıllarında, karşılaştığı tayfunlara japonların kamikaze adını vermeleridir.