“Ya acı çekmekten ya da sevmekten vazgeçmeliydim. Zira aşk başlarda arzuyla şekillendiği gibi devamı da ancak acı verici bir kaygıyla getirilebiliyordu.”
Onların aksine ufak tefek uğraşlarını onurlandıran, varlık ve gösterişe olan tutkularına kabarık etiketler iliştirip insanlığa bunları devasa başarılar gibi sunabilen diğerleri de kıskançlık uyandırmıyor değil.
Çirkin eş, uzun ömür: Güzel kadınlarla evliliğin bedeli, oniki yıl daha az yaşamak...
Nedeni ise kıskançlık, eşini bir başkasına kaptırma korkusu ve ona yaranabilmek için daha fazla sorumluluk yüklenmek!
Biraz sonra bu sızı keskin bir acıma olacak, sonra değişecek, nefsini itham
olacak ve sonra eski hayranlıklar başlayacak ... Daha şimdiden bütün karışık cihazlarıyla eski makineyi kendi içinde doludizgin işlemeğe hazır görüyor. Merhamet, kıskançlık, itisaf arzusu, nefsini suçlandırma, kaybetmek, kaybetmiş olma korkusu ve bunların yanı başında bazen hepsini silerek yerine geçen, bazen hepsinin muhassılası arzu, bir elektrik santralinin düğmeleri gibi orada, kendi içinde bekliyorlar. Ve yine biliyor ki küçük bir vesile, içten bir itiş, dışardan bir temas bu düğmelerden birisini veya birkaçını birden harekete getirecek, birden mor, kırmızı veya yeşil bir ışık yanacak ve hemen arkasından bütün cihaz harekete gelecek. Nitekim biraz evvel sadece kendini ithamdı, şimdi o hafif hiddet başladı. Selim bu hiddet kadar içinde geçen şeylerin hiçbirine şaşırmazdı. Selim kendi içinde eski yılanın kımıldanışını bir çeşit lezzetle seyrediyor.
İnsanoğlu; kıskançlık uğruna, öfke uğruna, nefret uğruna ve bencillik uğruna, bir de inancın gururu uğruna çok adam öldürmüştür. Buna rağmen, hiç kimsenin, iyi niyetinden dolayı korkunç bir cinayet işlediği duyulmuş şey değildir
Sevdiğimize karşı haşin ve düzenbaz olmamız öyle doğaldır ki! Başkalarına gösterdiğimiz ilgi, bizim o kişilere karşı nazik ve isteklerine saygılı davranmamıza engel olmuyorsa bu onun sahte bir ilgi olmasındandır. Öteki insanlar umurumuzda değildir ve kayıtsızlık da kötü davranma isteği uyandırmaz.