“Prøysen’ın Lambadaki Ardıçkuşu romanındaki Gunvor’ın şakağında bir yara izi vardır. O, sık sık bu yaraya dokunur, yarasını sevip okşar.
Yaramı sevip okşuyor muydum ben?”
“Ajar’ı unutmuştum. Ona bir daha gerek duymayacağımı, artık kendim olmanın acısını çekmediğimden bundan böyle bir tek kitap daha yazmayacağımı biliyordum.”
“Öylece ağzım açık duruyordum, o kadar anlaşılmazdı ki bütün söyledikleri, kendimi kaygısız ve rahat hissetmeye başlamıştım neredeyse, çünkü anlamak kadar korkunç bir şey yoktur.”
“İnsan bizzat gördüğünü ve duyduğunu kitaplarda ya da filmlerde olanları hatırladığından farklı bir şekilde hatırlıyor, ama eğer başkalarının gördüğü, duyduğu, tanık olduğu ve bildiği ve sonra bize anlattıkları şeyler söz konusuysa bu fark öyle pek belirgin olmaz. İşte bu insanın uydurduğu şeydir.”