"Benim gibi bir ihtiyarı, sizin gibi gençlerin hayran kaldığı bir kadının aşkı peşine hangi umut düşürdü diye sorarsanız, anlata- yım: pek çok defa, kadınların ikindi kahvaltısı ettiği yerlerde bulundum ve baklayla pırasayı nasıl yediklerine tanık oldum. Pırasa her ne kadar saman gibi tatsız tuzsuz olsa da, baş kısmı, kalanına nazaran biraz daha lezzetli bir tat bırakır ağızda; fakat buna rağmen, damak tadından yoksun olduğunuz için, pırasayı genellikle baş kısmından tuttuğunuzu ve beş para etmez tatsız yapraklarını yediğinizi gördüm. Sevgili seçerken aynını yapmadığınızı nere- den bileyim, hanımefendi? Diğer türlü davransaydınız zaten, yer verilen ben olurdum; yol verilense gençler."
Okuyan adam bir başka âlemdir yani. Dıştan bakanı o duruş aldatıyor. Öyle sakin ve sessiz durup önündeki sayfaya baktığını zannettiğiniz bu adam acaba sevgiliye bir adım sonra kavuşacağını bilmenin heyecanını mı yaşamakta, yoksa bir ayrılık acısıyla mı sarsılmaktadır kim bilir? Bir savaşın ortasında çarpışan bir cengâver mi, yoksa bütün hile ve desiseleri bilip de elinden bir şey gelmeyen bir komutan mıdır? Mehtabın altında mest olarak şarkı mı dinlemektedir sahilde ya da bir ziyafet sofrasında lokmaları mı götürmekte? Yoksa ulu bir mâbedde can damarından yakın hissettiği mâbuduna vecd içinde gönlünü kaptırmış, feyzin coşkusunda müstağrak batıp çıkmakta mıdır?
Aşkı hep kırla birleştirmişler, iyi de etmişler: Mavi gök, kokular, çiçekler, meltemler, tarlaların ya da koruların gözler kamaştıran yalnızlığı kadar hiçbir şey çerçeveleyemez sevilen kadını.
Goethe için geçerli düstur şudur: feragata evet, fakat bu dünyada dolu dolu bir hayat yaşamak için; bu dünyada düşmanca bir tavırla şehvetin öldürülmesine hayır. Bu onun tabiat dindarlığıyla alakalıdır. Bununla birlikte o asla İslam tasavvufunun çevresinden kopmaz. Goethe, dünyayı reddetmeyen Allah aşkı için bizzat Müslümanların amme şahidi, sufi ve şair Hafız'a istinat etmektedir. Kur'an'da müteaddit defalar öte dünyadan, kâfirler için cehennem cezalarından ve inananlar için cennet mükafatlarından bahsediliyorsa, o zaman insanlar bu Mukaddes Kitap'ta daha bu dünyada, daha doğrusu tabiatta, Allah'ın müessiriyetini fark etme, buna sevinme ve buradan kendi menfaatini temin etme yönünde teşvik edileceklerdir.