“Bazen hayat insanların önüne fırsatlar çıkarabilir ama günün sonunda belirleyici olan senin o fırsatı nasıl değerlendirdiğindir.”
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
Duygularımız, düşüncelerimiz tarafından şekillendirilir.
Duygularımız, düşüncelerimiz tarafından şekillendirilir. Nasıl bakarsak öyle görür, nasıl görürsek öyle hissederiz. Varsayılan ayar olarak "olumsuzluğu tespit etmeye" odaklı zihinler, doğal olarak her olumsuz durumda duygusal açıdan olumsuz uçlara savrulmaya çok daha yatkındır. Bu varsayılan ayar bütün hayvanlarda " ürkeklik" olarak meydana çıkarken, insanda daha derin, depresyon ve travmalara varan sıkıntıları ortaya çıkarabilir.
Bana, kütle, estetik ve fonksiyon bir de silüet hakkında basmakalıp bir iki formül versen, diyorum. Gülüyor. Hastayım diyorum. Öğleden sonra, söyleyecek sözüm kalmadı. İşi bitirmek istiyorum. Üzülme, diyor. Bitirmesen de olur. Bu kadar direnç gösterdiğime şaşıyorum. Kimse beklemiyor benden bunu. Ağlamak istiyorum. Yatağa uzanıp uyukluyorum. →Saat dörde doğru uyandım. Sabah yaşadığım öldürücü saatleri düşündüm. Bu duruma nasıl geldim? Neden bana yaşamasını öğretmediler? Neden bana, bizden bu kadar gerisini sen bulup çıkaracaksın dedikleri zaman isyan etmedim? →Hayata atılmak gibi bir çılgınlığı nasıl yaptım? İnsanların dünyasına atılmayı nasıl göze aldım? Ben insan değildim ki. Yaşamadığım bir hayatın içine nasıl atıldım? →Beni nasıl gürültüye getirip de bu soğuk bakışlı mimar gibi insanların karşısına çıkardılar? › Onlar da bilemezdi: görünüşümle insana benziyordum. Denemelerden geçmiştim. Onları aldatmayı başardım. Sonumu kendim hazırladım. Her an ne yapacağımı söyleyemezlerdi bana. Beni aldattılar; gene de suçluyum. İnsanların en verimli olduğu çağda tükendim. Her anı, ne yapmam gerektiğini düşünerek geçirdiğim için çabuk yoruldum. Bana müsaade. Bir insanla konuşmak, ona bütün derdimi anlatmak istedim birdenbire. Bir insanın sizin için endişelenip sararmasının güzel bir yanı vardır. Bir yandan da benim için üzülmesi, kendimi rahatça düşünmeme engel oluyor. Oturdum ve iyi olduğumu bildiren sıkıcı bir mektup yazdım. Oysa hamamböceğinden söz etmek istiyordum. Keyfim kaçtı
Sayfa 607Kitabı okudu
Douta?
“Yaşayan gölge gibi bir şeydir ve bu noktada bir kişi daha işin içine karıştı. Benim eskiden beri samimi olduğum bir arkadaşım. Güvenilir bir adam. Kızımı ona emanet etmiştim. O kadar eski bir olay değil, ama senin de çok iyi bildiğin Tengo Kavana da işin içine karışmış oldu. Tengo ve kızım tesadüfen bir araya gelip ekip oldular.” Zaman orada aniden duruvermiş gibiydi. Aomame bir türlü doğru sözcükleri bulamıyordu. Vücudu kaskatı kesilmişti, zamanın yeniden harekete geçmesini bekledi. Adam sözlerini sürdürdü: “İkisi birbirini tamamlayıcı niteliğe sahipti. Tengo’da eksik olana Eriko, Eriko’da eksik olana Tengo sahipti. İkisi birbirlerini tamamlayarak güçlerini birleştirip bir işi başardılar. Sonra bunun sonuçlarının etkisi büyük oldu. Anti-Little People hareketini görünür kılma anlamında.” “Ekip mi oldular?” “İki sevgili olduklarını ya da cinsel ilişki yaşadıklarını söylemiyorum. Bu yüzden endişelenme. Eğer bunu düşünüyorsan elbette. Eriko hiç kimseyle aşk ilişkisi yaşayamaz. O öyle bir konumun çok ötesindedir.” “İkisinin ortaklaşa yaptıkları işin sonucu nasıl bir şey? Somut olarak söyleyecek olursan.” “Bunu açıklayabilmek için başka bir benzetme kullanmak gerekiyor. Şöyle ki, ikisi virüse karşı direnç gibi bir şey ortaya çıkardılar. Little People etkisini virüs olarak düşünürsek, onlar buna karşı direnç oluşturup bunu yaydılar. Elbette bu tek taraftan bakıldığında yapılabilecek bir benzetme. Little People tarafından bakıldığında, aksine ikisi virüs taşıyıcısı olurlar. Her şey birbirine bakan aynalar gibidir tıpkı.”
Psikolojik sınırları esnetmenin az bilinen (ama aslında olumsuz yönde bilinçsizce de olsa sıklıkla kullandığımız) bir yolu ise “yeniden çerçeveleme” (reframing) denen beceridir. Yeniden çerçeveleme; var olan algı düzeyinde bize iyi yahut kötü, faydalı yahut zararlı görünen olay ve olguların, zihinsel bağlamın değiştirilmesi yoluyla yeniden
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
- geleceğin dünyası günümüzün dünyasından daha büyüleyici veya ilginçtir. - fikirler-yazılı fikirler-özeldir. öykülerimizi ve düşüncelerimizi nesilden nesile aktarmamızın yoludur. - başka kişilerin yüzlerinin insana kendi yüz ifadesini,içini ürperten en gizli düşüncelerini yansıtması ne kadar nadirdir? - mutluluğunu maske gibi takıyordu. -
Rüknettin’in kalbi için kehanetler
ı rüknettin'in aynalarda ağladığı kadar var. bir mevsimin kıyısından tutarsan rüknettin kurak ovalara yağmurlar yağar ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi kalbin şiir olup vadilerini sular. senin de vadilerin vardır rüknettin! kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini kurtarıp o yangında ilk önce kalbini niyedir, aynalarda azalır
Sayfa 102 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Tolstoy aramaya [inanç] devam ediyor... önce ruhu kararan herkesin ayrılmaz yoldaşı Schopenhauer'i okuyor, sonra Sokrates'i ve Platon'u, Konfüçyus'u, Lao Tse'yi, mistikleri. Stoacıları, septikleri ve Nietzsche'yi. Fakat kısa bir süre sonra kitapları kapatıyor. Onlar da dünya görüşlerini kendisi gibi bir araçla
Sayfa 327 - 328, 329 İş Bankası Modern Klasikler DizisiKitabı okudu
149 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.