Onun rızasına kavuşmak için demirci örsünde ateşlenip dövüle dövüle çeliğe dönüşen ruhlarımızın; özgürlükten sonra gevşeyip rehavete kapılmasından, nefsani isteklere uyup dünyevi arzulara esir düşmesinden korkuyorduk.
Bu şartlar altında kazandığımız maneviyatı hiçbir dünyevi değerle kıyaslayamıyorduk. Yüce Rabbimin rızasına ters düşecek bir davranış veya eğilimde bulunma korkusu içimizi titretiyordu.