Doğal çevrede olduğu gibi uygarlık tarihinde de geneli kapsayan büyük ve önemli değişimler, ani kırılmaların yarattığı zikzaklar halinde değil, geniş zaman aralıklarına yayılan dalgalar şeklinde gerçekleşir ve sürekli olarak tekrarlanır. Osmanlı tarihinde de 16. yüzyıl hemen her alanda zirveye ulaşılan bir dönem olmuş ve belirli bir doygunluğun ardından yavaş yavaş sistematik bir bozulma eğilimi başlamıştır. 17. yüzyıl edebiyatta, sanatta, mimaride, bilim ve kültür alanında klasik eğilimlerin hâlâ çok güçlü olduğu bir tablo sergilese de mevcut birikime yeni renkler ve değerler katacak üretkenliğin yok olduğu, durağan bir sürecin başladığı ve her ne kadar temel gerekçesi daha çok askeri yapının ıslahı olsa da genel gidişatı tersine çevirmeye yönelik 18. yüzyıldaki değişime zemin hazırlayan bir psikolojinin yavaş yavaş filizlenmeye başladığı görülür. Kitap içerisindeki yazıların ortaya koyduğu sonuçlardan da anlaşılacağı üzere 17. yüzyıl sıkıntıların ve karamsarlığın ön plana çıktığı bir dönem olarak tanımlanır. Ancak aynı zamanda bir geçiş döneminin kararsızlık ve ikilemini de yansıtmaktadır. 17. yüzyılın çok yönlü olarak ele alınmaya çalışıldığı bu kitabın alanına katkı sağlaması dileğiyle…