1915 soykırımında toplumsal rollerden söz edilirken hiçbir ulusal kesim için toptan genellemeci konuşmanın doğru olmadığını baştan belirtmek isterim. Bununla beraber somut rollerinden bahsedilen kişi ve grupların çok zaman kollektif kimlikleriyle anılmış olmaları doğaldır. Bir yörede kendi başlarından geçenleri anlatanların orada devlet güçlerine yedeklenen veya özerk inisiyatifle fırsattan faydalanan sivilleri “Türkler”, “Kürtler”, ya da “Osman isimli Türk”, “Silo denilen Kürt” diye konu etmiş olmaları, o kimliklere kin ve nefret saçtıkları anlamına gelmez. Bu tür eleştiriler yapıldığı için söylüyorum. Bilinmeli ki aynı toplumsal hafıza, hatta o saldırılardan bahseden aynı kişiler, tanık oldukları
koruma, kurtarma örneklerini de yine “Kürt Memo’nun insanlığı” ya da filanca “Kürt aşiretinin erdemi” veya falanca “Türk’ün iyiliği” diye yâd etmişlerdir. Olumlu atıflarda kolektif kimliğin zikredilmesini memnuniyetle karşılayıp olumsuz atıflara gelince tepki göstermek, tutarsız olduğu kadar somut yüzleşmelerin önünü tıkayıcı bir özellik içerir.