İmparatorluk'tan Cumhiriyet'e 2

1919 Başlangıç

Orhan Çekiç

1919 Başlangıç Posts

You can find 1919 Başlangıç books, 1919 Başlangıç quotes and quotes, 1919 Başlangıç authors, 1919 Başlangıç reviews and reviews on 1000Kitap.
demek ki diplomasi halka baskı uygulamaya benzemiyormuş
28 Haziran'da Osmanlı heyetine bir mektup göndererek, Türk Hükümeti'nin dileği üzerine gönderilen Türk heyetinin Paris'te daha uzun kalmasından "hiçbir yarar elde edilemeyeceğini" bildirdiler. Böylece Osmanlı heyetinin ve önerilerinin dikkate alınmayacağı anlaşılmıştı. Oysa İtilaf Devletleri'ni kızdırmamak için Türkiye'deki işgalleri protesto eylemlerine hükümetçe engel olunmak istenmiş ve bu çatışma bir kabine buhranına bile yol açmıştı. Buna karşılık alınan sonuç tam bir fiyaskoydu.
Sayfa 241Kitabı okudu
taleplerini okuyunca aga siz mal mısınız, heriflerle alay mı ediyorsunuz dedim
Paris Barış Konferansı, Osmanlı heyetinin sanki hiçbir şey olmamışçasına savaş öncesi sınırlarını istemesini büyük bir tepkiyle karşıladı. 24 Haziran'da Osmanlı heyetine verdikleri muhtada, uluslann, hükümetlerinin yaptıklarından sorumlu olduklarını ileri sürüyorlardı. Bunun tersini ileri süren Osmanlı heyetinin bu konudaki görüşünü ise reddediyorlardı.
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Görüldüğü gibi, İngiliz askerleriyle yeniden vuruşmaların başlayacak olması ihtimali karşısında dehşete kapılan ve bu olayın arkasında Mustafa Kemal'in bulunduğuna inanan Padişah ve onun hükümeti, artık O'nun gücendirilmemesi, isyana itilmemesi gibi düşünce ve fantezileri bir kenara bırakarak derhal eyleme geçiyorlardı. Elinden o geniş yetkileri derhal geri almalıydılar. Yunanlara karşı direniliyor olması yeterince vahim ve tehlikeliydi, İngilizlere karşı direnmeyi düşünmek ise düpedüz çılgınlıktı. Ayrıca Sivas'ta bir kongre toplamak girişiminde bulunulduğu da İstanbul'a ancak ulaşmıştı. Anadolu'da milli bir kongrenin toplanacak olması da Sarayı ileri derecede kuşkulandırmaya yetmişti. Bu iki olay birleşince Saray derhal harekete geçmiş ve Mustafa Kemal'in elinden tüm yetkileri alıvermişti. İşte Mustafa Kemal Paşa Erzurum Kongresi'ne bu şartlar altında gitmekteydi.
Sayfa 237Kitabı okudu
Saraydan 2 Temmuz'da gönderilen telgrafta, görevden azledilmesinin uygun görülmediği, o nedenle, Istanbul'a da gelmeyip bir kenarda iki ay kadar hava değişimi almasının uygun olacağı bildirilen Mustafa Kemal Paşa'nın, aradan bir hafta bile geçmeden ve aniden aynı Saray tarafından azledilmesinin nedeni Samsun'daki bazı olaylardır. 6 Temmuz 1919 günü Samsun'daki bir Ingiliz piyade bölüğü bir Gurkha taburuyla değiştirilir. Bunun üzerine, merkezi Sivas'ta bulunan 3. Kolordu Komutanı Miralay (Albay) Refet Bey, İngiliz denetim subayına bir yazı gönderir ve bu gelen birlik Merkezi Hükümet'in haberi ve onayı olmadan gönderildiğine göre, artık kendisinin o bölgenin kamu düzeninden sorumlu olmadığını, kaldı ki bu askerlerin asayiş durumu bahanesiyle içerilere gönderilmelerini kabul etmediğini ve Merkezi Hükümet'in izni olmadan gönderilecek olurlarsa buna karşı koyacağını ve Samsun'u mülki makamlara bırakarak askeriyle birlikte içerlere çekileceğini bildirir. Amiral Calthorpe bu durumu 8 Temmuz'da General Milne'den öğrenir ve hemen Deedes eliyle Sadrazam vekiline bir nota göndererek Refet Bey'in derhal geri alınmasını ve bu işte de mutlaka Mustafa Kemal Paşa'nın parmağı olduğuna göre, onun da İstanbul'a dönmesini (dördüncü kez), aksi takdirde hakkında acilen gereken tedbirlerin alınmasını ister. İşte gereken tedbir derhal alınmış ve Mustafa Kemal Paşa aynı gece görevinden azledilmiştir.
Sayfa 236Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa verdiği yanıtta, bu yeni Harbiye Nazın Ferit Paşa'ya çok net iki soru soruyordu. Ülkenin İtilaf Devletleri tarafından en zalim şekliyle işgali sürüyordu. İzmir'den Nurettin Paşa'nın Doğu'dan Yakup Şevki ve Ali İhsan Sabis Paşa'lar gibi yurtseverlerin görevlerinden alınmaları, bu zalimane işgalleri ne ölçüde etkilemiş ya da durdurmuştu? Mütareke hükümlerine bile uymayan düşmanın hangi sözüne nasıl güvenilebilirdi?
Sayfa 235Kitabı okudu
Amasya Genelgesi 22 Haziran 1919 1. Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. 2. İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor. 3. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır. 3. Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir. 5. Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır. 6. Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. 7.Herhangi bir kötü durumla karşılaşabileceği düşünülerek bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlerde kimliklerini gizleyerek gelmelidirler. 8. Doğu illeri adına 10 Temmuz'da Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. O güne değin öteki il delegeleri de Sivas'a ulaşabilirlerse Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas'ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkarlar.
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
O sıradan ve göstermelik bir isyanın, bir ihtilalin değil, köklü bir inkılabın peşindeydi ve ülkenin tek kurtuluşunu da bu köklü değişimde buluyordu. Onun için, önce Anadolu'nun ihtilalini başarıya götürmeli, sonra da bu ihtilalin asıl hedefi olan inkılabı gerçekleştirmeliydi. Bu, ancak halkın desteğiyle sağlanabilirdi. Öyleyse halka gitmeliydi. O da öyle yaptı.
Sayfa 227Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa'nın şimdilik kafasında yer eden, ama ayrıntılarıyla ortaya dökmediği Anadolu İhtilali'nin iki temel unsuru vardı: 1. Hareketi halka mal etmek, 2. Bu hareketin liderliğine demokratik seçimle gelmek. Mustafa Kemal, kendi koyduğu bu iki temel kurala tüm yaşamı boyunca sadık kalmış ve bunu da titizlikle uygulamıştır. Oysa isteseydi çok daha kolay olan yolu seçer, kışlalara giderdi. Oysa O, kongrelere yani halkın oyuna ve onayına gitmeyi yeğledi. Çünkü kafasında tasarladığı devletin temel yapısı demokrasiye ve halkın, sadece halkın özgür iradesine dayanmaktaydı. Benimsediği bu yolu hiç terk etmedi.
Sayfa 225Kitabı okudu
ama hocalara karşılardı, hepsini asmışlardı nasıl olur bu
Destek verenlerin arasında aydın ve vatansever din adamlarımız da vardı. Amasya'nın ünlü din adamlarından Abdurrahman Kâmil Efendi, Amasya'nın Sultan Bayezit Camii'nde şöyle konuşuyordu: "Ey ahali, Milletin istiklali tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak için icap ederse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Artık padişah olsun, unvanı ne olursa olsun, O'nun bir hikmeti kalmamıştır. Yegâne kurtuluş çaresi, halkın, hâkimiyeti doğrudan doğruya ele almasıdır." Bu konuşmayı yaptıktan sonra, Abdurrahman Kâmil Efendi, kim bilir ne kadar zamandan beri biriktirdiği beş altınını bir kırmızı mendile çıkın ederek Milli Mücadele'ye ilk yardım olsun diye sundu. Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi de kurulan Müdafaai Hukuk Teşkilatı'nın başına geçti. Devrime giden yolda çok önemli bir adım daha atılıyordu. Kurtuluş Savaşı'mızda çok önemli kilometre taşlarından biri olan Amasya, burada alınan ve tüm dünyaya ilan edilen, tarihimize de Amasya Tamimi (Genelgesi) olarak geçen belgesiyle şu çok önemli mesajı veriyordu: "Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır." Bu tam anlamıyla bir ihtilal belgesiydi.
Sayfa 226Kitabı okudu
155 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.