Bir kahvelik zamanda bana çocukluğunu anlat,
Dalıp gittiğinde nerede olduğunu bilmem için gözlerinin,
Sen bana değil fincanındaki kahveye anlat,
Ben içerim fincanından, anlamını sözlerinin.
Kapıları dışa dışa açılır bu kentin,
O dış ki en yokluğu bile var eder akıtır içine.
Yine de döşümden içeri yürür bu kent,
Ne hatırana ne de bana rastlar derinimde.
Kibele'nin tapınağına adak bırakır gibi
Gökyüzüne bıraktığın suskunlukların,
Tanrı'nın Divan-ı Hümayun'unda kabul olunur mu bilinmez ama,
En çok sessizliğinin mavisinden sınanacaksın.