90 Dakikada Filozoflar Dizisi

90 Dakikada Schopenhauer

Paul Strathern

90 Dakikada Schopenhauer Posts

You can find 90 Dakikada Schopenhauer books, 90 Dakikada Schopenhauer quotes and quotes, 90 Dakikada Schopenhauer authors, 90 Dakikada Schopenhauer reviews and reviews on 1000Kitap.
Talihsiz Phillip Mailänder toplum-birey sorunsalına çok ekstrem bir yanıt buldu. Ona göre fakirlik sorununun tek çözümü, fakirlere istedikleri her şeyi vermekti. Bu yöntem onları derhal sahip olma hırsından kurtaracak ve onları hayatın gelip geçiciliği konusunda aydınlatacaktı. Ancak bundan sonra bireysel varlık sorunuyla uğraşabilecek duruma gelebilirlerdi. Mailänder kendisi için var olma sorununu intihar ederek çözdü.
Okumanızı tavsiye ederim
Atmosfer basıncından yoksun kalsa, bedenimiz kim bilir nasıl patlardı - demek ki, insanların çabalarının elinden zor zamanların, yokluğun, iğretinin ve mağrurluğun yarattığı baskı alınsa, patlayacak derecede olmasa dahi, dizginsiz deliliğe ve çılgınlığa sürükleyecek derecede, taşkınlıkları artardı. Anlaşılıyor ki, her insanın, her zaman bir miktar sıkıntı, acı veya derde ihtiyacı vardır. Tıpkı geminin düzgün ilerleyebilmek için bir miktar ağırlığa ihtiyaç duyduğu gibi. İş, zorluk, dert ve yokluk insanların hemen hemen tümünün yaşamı boyunca kaderidir. Buna karşın, tüm isteklerimiz, arzu eder etmez gerçekleşseydi, insan hayatını nelerle dolduracak, nelerle meşgul olabilecekti. İnsanlığı her şeyin kendiliğinden yetişip büyüdüğü, güvercinlerin kızartılmış olarak etrafta uçuştuğu ve herkesin sevdiği kişiye hemen kavuştuğu bir yerde tasavvur edin: Böyle bir yerde insanların bir bölümü can sıkıntısından ya ölür ya da intihar eder, geri kalanlar da birbirleriyle savaşır, birbirlerinin gırtlaklarına sarılır ve cinayet işlerlerdi. Bu ise, normal hayatta var olandan daha çok acı doğururdu. Demek ki, insanoğluna en çok yakışan yer ve varlık biçimi, yine yaşadığı yer ve sahip olduğu varlık biçimidir.
Reklam
Güzel Tespit
Kant’ın ahlak ilkesine karşılık, ben şu kuralı ortaya atmak istiyorum: Temas ettiğimiz her insanın değerini ve saygınlığını, yani ard niyetliliğini ve aklının sınırlarını ve kavramlarının yanlışlığını yargılarsak tarafsızlıkla, birincisi bizde ona karşı kolaylıkla kin, sonuncusu ise küçümseme uyandırabilir. Böyle yapmak tansa, onun çektiği acıya, sıkıntıya ve korkuya bakarsak, onun kendimizle benzeştiğini fark ederiz, ona karşı daha sempatik duygular besleriz ve kin ve küçümseme duygusu yerine onunla protestan öğretinin bizden beklediği sevgi duygusunun ta kendisi olan merhamet duygusunu paylaşırız. Kendisine karşı ne kin ve nefret, ne de küçümseme duygusunun doğmasına izin vermemek için, onun sözde “saygınlığına” bakmaktansa, tam tersine, merhamet duygusu beslemek daha yerinde olacaktır.
Felsefe yapmanın ilk iki koşulu şunlardır: birincisi, aklınızı kurcalayan her soruyu dile getirme cesareti göstermek; İkincisi, herkesçe doğal kabul edilen şeyleri tekrar gözünüzün önüne getirmek ve onlara sorun muamelesi etmek. Ve nihayetinde, felsefe yapabilmek için, avare olmalıdır tin: Bir hedefin peşinden koşuyor ve istem tarafından yönlendiriliyor olmamalı; hiçbir şey onun dikkatini dağıtmamak. Kendisini öğrenmeye vermeli.
220 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.