"Alla eysik etmesin hastaneleri, eysik te etmesin düşürmesin de.. Ah, ah! Yatması bi dert, çıkması bi dert.. Fakir fukaraya dünya yok. Fakir fukaraya dünya karanlık. Adamın olacak sözü geçeninden.. Hepsinden iyisi paran olacak.
Kendimi verirken ışığa
Tadı dilimdeyken gökyüzünün
Toprağın lezzetine doymadan daha
Beni bir düşünce kahretti
Günden güne sararıyorum
Altına benzetilirim çoğu kez neden
Oysaki ben
Bütün insanlar için büyürüm
Şurada toprak altında yatanlar, kim bilir ne telaş ile geçmişlerdi bu yoldan bir zamanlar…. Harmanları vardı dövülecek, tınazları vardı savrulacak…. Maldı, mülktü, kaygıydı düşünceydi, hepsi bitmişti işte… Var ömürlerinde doğru dürüst bir soluk alabilmişler miydi acaba? Yoksa birbirlerine zehir mi etmeye çalışmışlardı dünyayı… Kimisi Galiçya’da, Mısır’da, kimisi köyünde ölüyordu… Ama hepsi de çıplak giriyordu toprağa… Neydi insanlardaki bu tutku? Sessiz bir başak gibi erdiremezler miydi içlerindekini?