"Ey hayat! Kırmızının eflatuna geçmesine,
iki insanın bir insanı sevmesine,
bir elin diğer ele değmesine,
ölçüsüz kesilen kumaşların dikilmesine,
itibar etmeyiniz.
Bir fırfırdır hayat etek kenarında,
ya da sutyenin kendi doğrularında.
Tenim, sarp kayaların yağmurdan sonra
verdiği koku.
Rüzgarsız denizde, hiçbir yere gitmeyen
duygu.
Muallakta kalan gözlerimi ararlar.
Seni mutlaka benden sorarlar"