Adam Öykü Sayı 26 sözleri ve alıntılarını, Adam Öykü Sayı 26 kitap alıntılarını, Adam Öykü Sayı 26 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Virginia Woolfa göre, modern yazının gereksinme duyduğu öyküleme türü örnekleri bile , "olayların ipe dizilmiş boncuklar gibi" ilerlemesi nedeniyle kendisine sıkıcı gelen Fransa ya da İngiltere' den değil de Rusya' dan geliyordu.
Bu nedenlerden ötürü Maupassant'ın söyledikleri, Çehov'unkilerden daha doğrudandır ve Çehov'da bulunan karmaşık ve üzeri örtülü bir anlam örgüsü
yoktur. Fiziksel, duygusal ve spiritüel anlamda her zaman için daha usta bir öykü anlatıcısıdır. Bu nedenle okur, okuduğu bir Maupassant öyküsündeki spiritüel ve duygusal anlamları kaçma da, öykünün fiziksel nitelikleri ona haz vermeye devam eder; tıpkı fiziksel yönden çekici olan, fakat başka bir özelliği olmayan güzel bir kadın gibi.
Gerek Virginia W oolf, gerekse Katherine Mansfıeld, güdülerini bir ölçüde
yazın üzerine yapılan tartışmalarda en büyük ilgiyi şiirin çektiği yolunda, aslında
sağlam gerekçelere dayanan bir duygudan alıyorlardı.
Yaşamının akışındaki kesinliği kavramayı başladı. Bugüne dek, kısacık bazı anlar dışında, üzerinde fazla düşünüp taşınılmamış, doğal bir yaşam sürmüştü, ama şimdi son anda, yaşamını olabildiğince kesin kılmakta kararlıydı.
Maupassanr'ın ustasından daha üretken olduğu doğrudur. Flaubert kadar estet ve ayrıksı değildi ve ondan daha üretkendi. Sözcükler ve insanlar onun için, yaratıcı bir tutku üreten bir afrodizyak gibiydi. Onun bu başıboş biçimde çalışma eğilimi, onuncu sınıf bir cinsel romantizmin sonucu olabilir.
Şansımız varmış ki, Maupassant başıboş bırakılmadı. Sahip olduğu iki özellik, onu gelip
geçici ucuz bir yazar olmaktan kurtarmıştır: amansız bir zeka bütünlüğü ve olağanüstü duru bir imgelem. Maupassant'ı harekete geçiren başka güçler olabilir, fakat onu yöneten bu iki güçtü. Bu iki unsur, yapıtlarının içtenliğini garanti altına almıştır, fakat aynı zamanda yapıtlarındaki etik tutumu da yok etmiştir.
Maupassant, hiç kuşkusuz, kendisinden sonra gelen birçok kuşak ve törel değerlere önem veren kişiler tarafından oldukça ahlaksız bulunmuştur. Fakat gerçekte, törel değerlere o da önem veriyordu ve onu, kabul edilmişliğin ve onayın
görkemli sarayından uzak tutan da zaten bu özelliği olmuştu.
Bence Maupassant ile karşılaştırıldığında Çehov, her zaman için, az bir farkla da olsa, daha 'ileri' ve daha zor bir yazardır. Daha çok mantığa dayanan güçlere göre hareket eden Maupassant, hiçbir şeyi şansa bırakmamıştır
Kendi yazdığı kısa kurmacalarda Virginia Woolf, Çehov'da görüp hayran olduğu türden sonuca gitmeme ve bir sonuca bağlanmama gibi etkileri yaratmayı amaçlayarak " rastlantıyla bir araya gelivermiş havası taşıyan" ve olayların anla-
tılması yerine duyumlardan ve duygu izlenimlerinden bir anlatı oluşturan parça-
lardan öyküler yarattı.