Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı

Altay Cengizer

Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı Posts

You can find Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı books, Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı quotes and quotes, Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı authors, Adil Hafızanın Işığında Osmanlı'nın Son Savaşı reviews and reviews on 1000Kitap.
Dönemle ilgili çalışan en önemli tarihçilerinden Feroz Ahmad da İtilaf Devletleri'ni bir arada tutan en önemli unsurun Osmanlı topraklarının bölünüp paylaştırılması sözü olduğunu belirtmektedir.
Sayfa 440
İngiltere başta olmak üzere, İtilaf Devletleri Osmanlıları Almanya'dan başka hiçbir güçten yardım bekleyemeyecek pozisyona doğru iten asli dinamiğin bizatihi kendi diplomasilerinden kaynaklandığını saklarken, ne zamandır saldırı altında bulunan, güçsüz ve parçalanmanın eşiğindeki Doğu'nın eski imparatorluğunu, yayılmacılık ve Pantürkizm suçlaması altında saldırgan bir konumda hâlâ gösterebilmektedir ki, bu da ancak büyük bir sihirbazlık ve bayağı bir maharetin, Türkiye'de ise inanılması güç bir vurdumduymazlığın eseri sayılabilir. İngiltere'ye göre her an gelişen objektif siyasi askeri duruma kayıtsız kalmayıp önlem almak isteyenler, emperyalist saldırıya karşı koymaktan yana çıkanlar “aşırı kesimler,” hâlâ bir yol bulmaya çalışanlar da “barış yanlıları”dır. Ne var ki, İngiltere kendi iddiasından dahi yola çıkmış, bu kesimin elini güçlendirmek için herhangi bir çaba göstermiş değildir.
Sayfa 439
Reklam
İtilaf, Osmanlı İmparatorluğu'nu Almanya yanlısı bir kliğin idaresi altında olduğu için yanına çekemiyor değildi. Osmanlı İmparatorluğu'nu yanında istemediği için yanına çekmiyordu. İstediği an ipince katmanlar arasında gidip gelme, nüanslar üzerinde en etkili şekilde oynayabilme kabiliyetine sahip İngiliz diplomasisinin Osmanlı İmparatorluğu söz konusu olunca kendisini bütün esnekliklerden yoksun kılan bir çerçeve içine kapatıp başka hiçbir şey duymak istememesinin nedenleri, İngiltere'nin geleceğe bakışı ve geleceğe yönelik tasarımlarında saklıdır.
Sayfa 438
1914'te İstanbul'da Alman yanlısı bir trilumvira yoktur. Bilakis, İngiltere'nin son derece basiretsiz politikalarıyla öne çıkmış beka sorunuyla yüz yüze kalmış olarak buna karşı çare arayan ve bu çareyi de giderek daha fazla Almanya'da görmek zorunda bırakılan vatanperver bir grup vardır. “Alman yanlılığı” yaftası, 1908'den itibaren, İtilaf Bloku siyaseti sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun nasıl bir emperyalist tecavüz ve saldırı altında olduğunun üstünü kapatarak Şark Meselesi ve onun en önemli boyutu olan Boğazlar sorununu yok sayıp da Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusyası arasındaki tarihsel dinamikleri ve Osmanlılar üzerinde tüm şiddetiyle yeniden belirmiş olan Rus tehdidini gözler önünden kaçırmaya yönelik bir el çabukluğu, liberal emperyalist propagandanın en sivri ucu olmaktan başka bir şey değildir.
Sayfa 431
İngiltere'nin Doğu Akdeniz stratejisi, herhangi bir düşman filosunun en az bin deniz mili uzaktan hareket etmiş olacağı varsayımına dayandırılmaktaydı. Böylece kim gelecekse gelsin, Cebelitarık ve Malta'da konuşlu İngiliz donanması düşman filosunun önünü istediği yerde kesebilme kabiliyetini elinde bulundurabilmekteydi. Fakat Almanya ve Avusturya'nın gizli müttefiki olan, nitekim muhtemel pozisyonu hakkında İngiltere'nin her zaman kuşku duyduğu İtalya'nın Ege'de ayak basacak bir yer bulması halinde bu hesap tutmuyor, İngiliz Akdeniz filosu Malta'dan yola çıkıp yetişinceye kadar İtalyan savaş gemileri Mısır ve Doğu Akdeniz'deki İngiliz çıkarlarını tehdit edebilecek pozisyonlara ulaşabilyorlardı. İngiltere, bu sebeple hem İtalya'yı Ege'den çıkarmak hem de adalar yakın gelecekte ya Almanya ya da Rusya'nın güdümüne gireceğini düşündüğü Osmanlılara iade etmek yerine kendi yörüngesinde tutabileceğini hesapladığı Yunanistan'a geçirmek, bir bakıma bu en stratejik adaların kendi kontrolünde kalmasını sağlamaya çalışıyordu. Osmanlı açılımını akim kılmasının bir nedeni de budur.
Sayfa 428
Osmanlı hükümetinin İtilaf Devletleri'nden toprak taleplerini esas itibarıyla Balkan Harpleri neticesinde ortaya çıkıp da, uluslararası yasallığa kavuşmamış işgal hallerinin sona erdirilmesine inhisar ettirmiş olması, İtilaf Bloku'yla savaşmaktan kaçınmak için ne derece istekli olunduğuna önemli bir karine teşkil eder. Bu talepler nereden bakılırsa bakılsın, özellikle de diğer tüm Balkan devletlerinin ilave toprak kazanımı peşine düşmüş olduğu bir sırada ancak son derece makul görülebilir. Batı Trakya, Türkiye'nin Avrupa'dan “atılma” sürecinde son direnç hattı ve İstanbul'un savunulması açısından stratejik bir gereklilik olarak görülüyordu. Sakız, Limni ve Midilli ise Londra Konferansı sırasında Alman Dışişleri Genel Sekreteri Zimmerman'ın Berlin'deki Yunan Elçisi Theotokos'a hatırlattığı gibi, Batı Anadolu'daki Rumlar arasında karışıklıklar yaratmak için Atina'nın eline geçen çok özel bir silah mertebesindeydi.
Sayfa 424
Reklam
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.