Annesini kaybeden Ekrem, bu ölümü bir türlü kabullenemez ve bu isyanı ölümün ötesine inanmaya kadar gider. Bu inancın bedeli, yapayalnız kalmaktır. Öyle ki, bu yalnızlıktan kaçmak için çaresizce tanımadığı kişileri arar, bir yerden bulduğu adreslere mektuplar yazar. Mektuplar, belirsiz telefon konuşmalarından daha derindir, kime gittiği belli olsa da özünde adressizdir çünkü şişeye konulup denize bırakılmış yardım çığlıklarından başka bir şey değildirler.
Bir gün bu mektuplarından birine cevap gelir ve bütün hayatı değişir. Onunla birlikte, düşlediği devrimi gerçekleştirmek için yaşayan Ahmet’in, aşk ve ailesi arasında sıkışmış Meryem’in, kimseyi kıramadığı için kırıldığını bile anlamayan Elif’in de hayatı yeni gelenle değişmeye başlar ve onlar da bu biçare kadının hayatını değiştirirler.
Adressiz mektuplar, birbirine dolanmış hayatların kısa öyküsü...