“İnsan bakış açısını değiştirince, acısını da değiştirebilirmiş.”
Akın ve Çilem, ikisi de farklı yerlerden yara almış, kırık yüreklerdi. Akın'ın çalıştığı kafede Çilem'in cüzdanını düşürmesiyle sohbetleri başladı. Aniden ve hızlı başlayan arkadaşlıklarına şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
Ben daha olay kurgusuna girmeden, onlar Adana'nın güzel nehir kenarında çilingir sofrasına kurulmuşlardı.
Çilem, babasının terk etmesini aşamamış bir kızdır. Hatta babasına benzeyen bir adamla yaşadığı ilişkiden de büyük yara almıştır. Daha önce okuduğum bir kitapta hayatın, erken çocukluk döneminde aldığımız yaraları iyileştirebilmek için sonsuz fırsatlar sunan bir macera olduğu vurgulanmıştı. Belki de Çilem, sevgilisi üzerinden babasını affetmenin yolunu arıyordur, kim bilir?
Anlatıcı rolünü üstlenen Akın'ın sayı takıntılarının sebebini, Çilem'i terk eden babası Erdem'in gözünden terk edilme sebeplerini hikaye sonunda gizemini koruyan konular olarak kaldı.