Kitabın başında zamanda yolculuk yapıyor, 6 yaşında Zehra'nın, ilk arkadaşı Gülden'in 5 yaşına girişi için düzenlenen doğum günü partisine gidiyoruz. Ardından geleceğin yakın geçmişinde, bir olay vesilesiyle Zehra ile Ceyda'nın tanışmasına...
Sonradan tanışsada Ceyda'yı kardeşi yerine koyan Zehra ona çok güvenir. Bir konuda birlikte çalışmayı önerir ve ona bunu sır olarak emanet eder.
Birine sır vermek en ağır emanetlerden biridir.
Peki ya Ceyda bu ağır emaneti sizce taşıyabilcek mi?
~
Benim bu hikayeden çıkardığım mesajların en birincili güven kavramıydı. Kendi hayatımda da tüm insani ilişkilerimde en tepe noktasındaki ölçütüm.
Güven, birçok kişinin bakış açısına göre inşaası zor bir binadır. Bana göre ise, binanın inşa edildiği zemin. Binayı ne kadar sağlam yaparsan yap, ne kadar iyi ustaları çalıştırırsan çalıştır, ne kadar kaliteli malzeme kullanırsan kullan boş, temel sağlam olmadıktan sonra...
Diğerleri ise aile bağı, dostluk ve bir insanın mutlu olduğunu zannettiği değil, gerçekten tüm varlığıyla mutlu olduğu bir işi yapması gerektiğiydi.
Son olarakta, birçoğumuzu olduğu gibi Ceyda'yı da yanıltan aşk!
Gözü kör olan aşk, insanın da gözünü kör ediyor, kendi gibi...
Tavsiyemdir.