İnsan yok olacağını bilse, yine de umudunu kaybetmemeli. Ölümü değil yaşamayı, kötüyü değil iyiyi , yokluğu değil varlığı, kaçmayı değil direnmeyi, susmayı değil haykırmayı, bırakmayı değil tutmayı seçmeli.
Çünkü...
Umut demek yaşamak demektir.
Her şey üstüne üstüne geliyordu. Bir çıkmazın içindeydi. Vicdanıyla sadakati arasında kalmıştı. Her şey hepten alt üst olmuştu. Yüreği yandı, ruhu kavruldu, beyni küçüldü.
"Taktım yüreğime sevdayı sana geliyorum.
Alamaz seni benden Nairi denizinin soğuk suları
Mezara gireceğimi de bilsem yırtarım şu azgın dalgaları
Adaya çeker beni senin cennet kokun
Rahip kızı! Yağmura hasret çöller gibi seni özlüyorum
Ah bir bilsen, serap gibi her yerde seni görüyorum. " (TAMARA)
Uğrayıp kadem bastığı, kısa anlık bir gölge gibi beklediği şu dünyada ne kadar yalnız, ne kadar kimsesizdir insan. Tüm yaratılmış varlıklar içerisinde yalnızlığının farkına varabilmiş, kimsesizliği bilen, çaresizliğini hisseden tek varlık insan. Kendinde başlayıp kendinde biten insan.