Annesi bir tiyatro oyuncusu olduğu için çocukluğu onun provalarını ve oyunlarını defalarca izleyerek, oyunların anlattıklarından, özellikle de mitolojiden beslenerek, replikleri ezberleyerek, kelimelerle haşır neşir olarak geçmiş. Gençliğinde o da bir dönem tiyatro yapmış ama sonra kapanıp yazmanın, önce şiirin, sonra da romanın dünyasının kendisine daha çok uyduğunu keşfetmiş. Bu keşifte Malmö’de başvurduğu tiyatro okulunda, kendisini izleyen bir hocanın söylediklerinin de payı var: “Sen ekip çalışmasına uygun biri değilsin, sen başka türlü bir sanatçısın.” Bu sözlerle üniversitede edebiyat okumaya, okurken şiir yazmaya başlamış ve ilk şiir kitabı 1998’de yayımlanmış. Sonra 13 yıllık bir ara... Bu arada radyo belgeselleri yapmış. Yazma isteği dayanılmaz bir hâl alınca da çocuğunu kreşe gönderip, kendisine bir ofiste bir masa kiralayıp kafasındaki hikâyeleri yazıya dökmeye başlamış.