"'İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.
Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.''
Bazen kalbimde öyle duygular uyanır ki, nereye gitsem bütün insanları gerçek arkadaş ve adalet duygusuyla yürekleri kavrulan ateşli kişiler olarak görürüm. Hepsi iyi, hepsi neşeli, hepsi cömert ve yumuşaktır gözümde… Kimsenin kimseye ihtiyacı yoktur ve komşusunun mutluluğunu kıskanmaz hiçbir aie… Bütün dünyanın ahenk içinde yaşadığı bir dönem düşünürüm. Herkes ayrı mutluluk şarkısını söylüyor dünyada… Böyle bir hayatın varlığı ne kadar güzel olur değil mi?
Bazen kalbimde öyle duygular uyanır ki, nereye gitsem bütün insanları gerçek arkadaş ve adalet duygusuyla yürekleri kavrulan ateşli kişiler olarak görürüm. Hepsi iyi, hepsi neşeli, hepsi cömert ve yumuşaktır gözümde… Kimsenin kimseye ihtiyacı yoktur ve komşusunun mutluluğunu kıskanmaz hiçbir aie… Bütün dünyanın ahenk içinde yaşadığı bir dönem düşünürüm. Herkes ayrı mutluluk şarkısını söylüyor dünyada… Böyle bir hayatın varlığı ne kadar güzel olur değil mi?
-Hiçbir kutsal yer boş kalmaz, kalamaz. İçimizdeki Allah’ın aldığı yeri bile ele geçirmeye çalışıyorlar. O, oradan çıkarsa bırakacağı yerde bir yara meydana gelir. Yeni bir din kurmalı Pavel, yeni bir din… Savaşa yöneltecek değil,
eşitlikçi ve hakça bir dinden bahsediyorum ben!
-İsa’nın yaptığı din bu değil mi sence?
-“Hristiyanlığı kastediyorsan, o din, düşünce yönünden sağlam temeller üzerine dayanmıyordu. Allah, insanları kutsal varlıklar olarak yarattı ve onun üstünde buyruk sahibi olmasını istemez. Gerçek emreden o değil mi? İsa peygamber, evlenmeyi ve ticari kutsal tutarken, incir ağacını niye lanetlemiştir? İncir ağacı meyve veremiyorsa suç onun mu? Ruh da böyle… Ruhun iyi meyveler vermesi veya vermemesi onun suçu değil ki… Ruha kötülük tohumlarını eken kim?”
“Yalnızca iki halk vardır, iki bağdaşmaz halk: Zenginler ve yoksullar! Ülkeden ülkeye giyinişler değişir, diller de değişir. Ama zenginlerin yoksullara karşı davranışları değişmez. Halkın sefil yaşantısı da değişmez!”
Kimi insanlar vardır ki, içinde bulundukları yasla, üzüntüden tat duyarlar, onu kendilerine bir eğlence, bir oyuncak edinirler, bu oyuncağın acısı onların kalplerini kemirir durur.