Bütün Eserleri 14

Anadolu Efsaneleri

Halikarnas Balıkçısı

Most Liked Anadolu Efsaneleri Posts

You can find Most Liked Anadolu Efsaneleri books, most liked Anadolu Efsaneleri quotes and quotes, most liked Anadolu Efsaneleri authors, most liked Anadolu Efsaneleri reviews and reviews on 1000Kitap.
Çabuk ol
«Dionysos dağlardan gel, bizlere yitirmiş olduğumuz eski gülüşle­rimizi ver!»
Bilgi YayıneviKitabı okudu
158 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 17 hours
Her zaman mitoloji ilgimi çekmiştir, özellik Yunan ve Roma mitolojisi. Usta Kalem Halikarnas Balıkçısı bu konuda benim için Azra Erhat'la bir numaradır. Kitabın önsözü bence en alıcı yanı. Mutlaka okunulması gerekiyor . Kitap daha önce defalarca duyduğumuz hikayeleri yer ve zaman vererek anlatıyor. Akıcı bir dil. Anadoluda yaşamış diğer uygarlıklarla mitletin ilşkisi ve Anadoludan Yunan uygarlığına oradan Roma uygarlığına geçişi ve tanrıların diğer uygarlıklardaki adları ile anlatılmış. Onlarca hikaye, masal anlatılmış. Bu hikayeleri yaratanların hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. Insanoğlu var olduğu sürede açıklayamadığı her olay için bir hikaye yaratmış, bir mit yaratmış. Orhan Hançerlioğlu bu konuyu şöyle açıklar. Bilimin bittiği yerde mitoliji başlar diyor. Gerçekten öyle bilimle açıklanamayan her olaya bir mitolojik figür yaratmışız.
Anadolu Efsaneleri
Anadolu EfsaneleriHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 2018747 okunma
Reklam
Kimi kandırıyoruz :D
Anadolu'da bugün bile Dryad imişler gibi ağaçlarda bir ruh olduğu inancı vardır. Bir a­ğaç yemiş vermezse, «ağaç korkutma» denilen çareye başvurulur. Biri baltalı, biri eli boş iki kişi, yemiş vermeyen ağacın başına dikilir. Baltalısı, «Ben bu ağacı keseceğim! » der. Baltasını, kaldırınca, öteki, «Onu affet, bu yıl vermediyse, önümüzde­ki yıl çok verir. Onun canını bana bağışla!» diye yalvarır. Sözde ağaç bu sözleri işitir, korkar ve er­tesi yıl çok ürün vererek canını kurtarır. Her­ ne kadar bu yapılan iş saçma işe de, yapıldığ­ına göre ağaçta bir can ve cankulağıyla dinle­yen bir ruhun varlığına inanılıyor demektir.
Sayfa 136 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Batı irfanı denilince yabancı bir irfan sanıldı, oysa Batı kültürünün beşiği Anadolu'dur. Batı çocuklarına okutulanların çoğu Anadolu'nun eski efsaneleridir. Biz burada o kültürü yaratmış olan insanların çocuklarıyız.
Sayfa 15 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Prometheus’un zincire vurulması
O günlerde Prometheus bir narteks dalı almış (narteksler yalnız Anadolu ve Yunanis­tan'da yetişen bir bitkidir), tanrıların sarayı­nı taşıyan Olympos dağının tepesine gizlice çıkıp orada tanrıların kutsal ateşini çalmış ve ateşi narteks sapının içinde insanlara taşımış­tı. İşlediği bu suç için Prometheus, Kafkas dağının yalçın ve ıssız bir uçurumuna zincir­lenir. Her an büyüyen yüreğini bir kartal dur­madan yiyordu. (Prometheus, kesinlikle ateş yapmak için bir alet, bir kolaylık icadeden pek eskiden yaşamış bir dahiydi. Ateş, tanrılar tanrısı Zeus'un tekelinde olduğu için papaz­lar, tanrının işlerine karışıyor diye onu Galileo'nun Vatikan'a karşı düştüğü duruma dü­şürmüşler ve hayalen belki de gerçekten­ onu Kafkas dağlarına zincirleyerek cezalan­dırmışlardır. Sonradan halk onu tanrılaştır­mıştır).
Sayfa 35 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Reklam
... «Dionysos dağlardan gel, bizlere yitirmiş olduğumuz eski gülüşle­rimizi ver!» ...
Sayfa 105 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Kybele
"Kybele yeryüzünün tarımsız olarak verimliliğini simgeler. Yeryüzü ilkbaharda kızdır, sonra güneş dolayısıyla ürüne gebe kalır, yazın ya da sonbaharda ürününü doğurur. İşte bundan dolayı Kybele, aynı zamanda bir ay Tanrıçasıdır. Hilal biçimindeki genç ay kızlığını, dolgun ay kadınlık ve gebeliğini, küçülen ay ise analığını simgeler."
Bilgi YayıneviKitabı okudu
resmen belgesel tadında.
Örneğin Hazreti Peygamberden çok önce Anadolu'nun büyük Tan­rıçası Kybele Mekke'ye götürülerek tapınılmak üzere Ka­be'ye konmuştu. Namaz kılınırken "kıble" sözü Anadolu Tanrıçası Kybele'nın adıdır. Doğallıkla erken çağlarda Çin ve Hindistan'da olduğu gibi Anadolu'da da Matriyarkal (ya­ni ana ve kadınların egemen oldukları) bir toplum vardı. Patriyarkal (yani baba ve erkeklerin egemen oldukları) bir toplum gelince, bu iki anlayış ve din arasında karşılıklı fedakârlıklar oldu. Matriyarkal toplumun Anadolu büyük Tanrıçası Kybele'ye Patriyarkal toplumun Tanrılar Tanrısı Zeus’u (veya Jüpiter'i) Girit'te doğurmak şerefi verildi. (Za­ten herkesi kadınlar doğuruyordu ya.) Böylece Kybele, Tanrının anası oldu. Anadolu'da Efesos'ta tapılan Artemis ise daha henüz Yunanistan'ın Olympos'lu bir Tanrıçası haline dönüşmemiş bir Kybele idi. Bundan ötürü Efesoslular onu Tanrı anası olarak tanıyorlardı. İsa'dan sonra 431 yılında kilisenin büyükleri, Meryem Ana'nın özelliklerini ta­yin için Efesos'ta toplandıkları zaman Efesoslular Meryem Ananın Artemis gibi Tanrının anası sayılmasında direndi­ler. Baskı o kadar şiddetliydi ki; Hazreti Meryem'in Tanrı anası değil, Hazreti İsa anası olduğunu iddia eden Patrik Nestorius hemen aforoz edilerek Hazreti Meryem'e Tanrı analığı vasfı verildi.
Bilgi YayıneviKitabı okudu
456 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.