Bütün Eserleri 14

Anadolu Efsaneleri

Halikarnas Balıkçısı

Quotes

See All
Çabuk ol
«Dionysos dağlardan gel, bizlere yitirmiş olduğumuz eski gülüşle­rimizi ver!»
Bilgi YayıneviKitabı okudu
Batı irfanı denilince yabancı bir irfan sanıldı, oysa Batı kültürünün beşiği Anadolu'dur. Batı çocuklarına okutulanların çoğu Anadolu'nun eski efsaneleridir. Biz burada o kültürü yaratmış olan insanların çocuklarıyız.
Sayfa 15 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Reklam
Prometheus’un zincire vurulması
O günlerde Prometheus bir narteks dalı almış (narteksler yalnız Anadolu ve Yunanis­tan'da yetişen bir bitkidir), tanrıların sarayı­nı taşıyan Olympos dağının tepesine gizlice çıkıp orada tanrıların kutsal ateşini çalmış ve ateşi narteks sapının içinde insanlara taşımış­tı. İşlediği bu suç için Prometheus, Kafkas dağının yalçın ve ıssız bir uçurumuna zincir­lenir. Her an büyüyen yüreğini bir kartal dur­madan yiyordu. (Prometheus, kesinlikle ateş yapmak için bir alet, bir kolaylık icadeden pek eskiden yaşamış bir dahiydi. Ateş, tanrılar tanrısı Zeus'un tekelinde olduğu için papaz­lar, tanrının işlerine karışıyor diye onu Galileo'nun Vatikan'a karşı düştüğü duruma dü­şürmüşler ve hayalen belki de gerçekten­ onu Kafkas dağlarına zincirleyerek cezalan­dırmışlardır. Sonradan halk onu tanrılaştır­mıştır).
Sayfa 35 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
Kimi kandırıyoruz :D
Anadolu'da bugün bile Dryad imişler gibi ağaçlarda bir ruh olduğu inancı vardır. Bir a­ğaç yemiş vermezse, «ağaç korkutma» denilen çareye başvurulur. Biri baltalı, biri eli boş iki kişi, yemiş vermeyen ağacın başına dikilir. Baltalısı, «Ben bu ağacı keseceğim! » der. Baltasını, kaldırınca, öteki, «Onu affet, bu yıl vermediyse, önümüzde­ki yıl çok verir. Onun canını bana bağışla!» diye yalvarır. Sözde ağaç bu sözleri işitir, korkar ve er­tesi yıl çok ürün vererek canını kurtarır. Her­ ne kadar bu yapılan iş saçma işe de, yapıldığ­ına göre ağaçta bir can ve cankulağıyla dinle­yen bir ruhun varlığına inanılıyor demektir.
Sayfa 136 - Bilgi yayıneviKitabı okudu
resmen belgesel tadında.
Örneğin Hazreti Peygamberden çok önce Anadolu'nun büyük Tan­rıçası Kybele Mekke'ye götürülerek tapınılmak üzere Ka­be'ye konmuştu. Namaz kılınırken "kıble" sözü Anadolu Tanrıçası Kybele'nın adıdır. Doğallıkla erken çağlarda Çin ve Hindistan'da olduğu gibi Anadolu'da da Matriyarkal (ya­ni ana ve kadınların egemen oldukları) bir toplum vardı. Patriyarkal (yani baba ve erkeklerin egemen oldukları) bir toplum gelince, bu iki anlayış ve din arasında karşılıklı fedakârlıklar oldu. Matriyarkal toplumun Anadolu büyük Tanrıçası Kybele'ye Patriyarkal toplumun Tanrılar Tanrısı Zeus’u (veya Jüpiter'i) Girit'te doğurmak şerefi verildi. (Za­ten herkesi kadınlar doğuruyordu ya.) Böylece Kybele, Tanrının anası oldu. Anadolu'da Efesos'ta tapılan Artemis ise daha henüz Yunanistan'ın Olympos'lu bir Tanrıçası haline dönüşmemiş bir Kybele idi. Bundan ötürü Efesoslular onu Tanrı anası olarak tanıyorlardı. İsa'dan sonra 431 yılında kilisenin büyükleri, Meryem Ana'nın özelliklerini ta­yin için Efesos'ta toplandıkları zaman Efesoslular Meryem Ananın Artemis gibi Tanrının anası sayılmasında direndi­ler. Baskı o kadar şiddetliydi ki; Hazreti Meryem'in Tanrı anası değil, Hazreti İsa anası olduğunu iddia eden Patrik Nestorius hemen aforoz edilerek Hazreti Meryem'e Tanrı analığı vasfı verildi.
Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Sünnet
Erkekliğin Kybele'ye kurban edilmesi sevap sayılırdı. İşte bu yüzden tam bir kökten kesiliş ve özverililiğin (insan yerine koyun kurban etmek gibi) hafifletilmiş ve simgeleştirilmiş biçim olan sünnet, Sami ırkında gelenek oldu. Tam kökünden sünnet, Kybele'ye tapanlarda, simgesel sünnet de Sami ırkında, yani Yahudi ve Araplarda, platonik sünnet de kadınla ilişkide bulunmayan Hristiyan rahiplerinde hala uygulanır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.