Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar

Robert H. Haworth

Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar Posts

You can find Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar books, Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar quotes and quotes, Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar authors, Anarşist Pedagojiler: Eğitim Üzerine Kolektif Eylemler, Teoriler ve Eleştirel Yaklaşımlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Demeye çalıştığım şudur: anarşist pedagoji mevcut durumu eleştirmekle ilgilenmez, baskici toplumsal yapıları yıkmaya ve aşmaya ve yaşamlarımızı tam manasıyla dilediğimizce şekillendirme özgürlüğüne ulaşmaya çalışır. Dolayısıyla toplumu eğitim aracılığıyla anarşist bir şekilde değiştirmek, nihai bir çözümü şart kılmayan bir "anarşistleşme" sürecidir.
Sayfa 402Kitabı okudu
Herkes tebdili kıyafettir. Sadece ne ölçüde olduğu değişir. Etrafina bak: Gördüğün herkes kılık değiştirmiş, ne kadar karmaşık insanlar oldukları ortaya çıkacak diye ödü kopar vaziyette. (CrimethINc., 2005, s. 305) Casusluk: İnsanın aklına düşman hatlarının ardında operasyon yapan askerleri, suç şebekelerine sızan polisleri veya şirketlere veya araştırma laboratuvarlarına giren radikallerin hikâyelerini getiren bir sözcük. Hikâye ne olursa olsun casusluk, anarşistlerin, bilhassa devlet okullarındaki eğitim sistemiyle ilgileniyorlarsa mevcut kurumsal durumla nasıl baş edeceklerini düşündüklerinde başvurabilecekleri bir taktiktir. Bu iddia, karmaşık güç ve imtiyaz ilişkileriyle dolanmış olsa da tahakkümün somutlaştığı her yerde, özellikle kurumsal yapı ve ortamlarda mücadele de mevcuttur (Sharp, Routledge, Philo ve Paddison, 2000). Güç; bir toplumun iç içe geçmiş sosyal, siyasi, ahlaki, eğitsel ve tarihsel gerçeklikleri arasından toplumsal ilişkilerin "bağlarını, düğümlerini ve örgülerini" çağırır. Bu açıdan güç, "kritik ve kaçınılmaz bir şekilde dünyanın maddesel alanlarını kaplamıştır" (Sharp, ve diğ., 2000, s. 22).
Sayfa 383Kitabı okudu
Reklam
Yukarıda modellemenin kaçınılmaz olduğunu söyledim ve bunun aşağı yukarı kasten yapılabileceğini belirttim. Bunun zor olmasının sebebi, alışkanlık gereği kendi modellerimizi paylaşan kişilerle senkronize olmamız ve bu küçük ölçekli fenomen yüzünden tüm etkileşimlerimizin birbirimizin davranışlarında değişikliklere, minik taklitlere ve zıtlıklara
Sayfa 379Kitabı okudu
Kurumun tarafindan bu kadar! Eğitim burada bitmez, bitemez. Sosyalleşme de aynı şekilde. Insan, bir kurumla gönüllü veya gönülsüz etkileşiminin bir parçası olarak o kurumu çevreleyen söylem ve uygulamalar tarafından yönlendirilir. (Kurumları tanımlamak isteyenlerin, işe bu tutsaklık sürecinin çeşitli türlerinin tanımıyla başlamasında fayda
Sayfa 379Kitabı okudu
Latin kökenli bir erkek kendisine pekâlâ şu soruyu sorabilir: "Okuldan bana ne? Neden hayatımı bunun için riske atayım?" Elbette burada "hayatı" ondan silah veya işkenceyle alınmamaktadır, barrio'dan, toplumdan, arkadaşlardan ve aileden bahsedilmektedir. Çünkü kişinin bedeninde, evinde, komününde hissettiği şeylerin büyük kısmı okulda tehdit altındadır. Bunlar bir kimlik inşası, bir benlik hissinin tarafındadır. Kimliğin yıkımı tarafinda ise birçoğumuzda olan, bize ne olduğumuzun söylenmesine izin vermeme arzusu vardır. Bu süreçler ve bağımsızlıkları da tehdit altındadır, çünkü eğitim daima baskın kültüre, dile, dine vb. uyum sağlamayı içerir. Ayrıca okullar isyanı ne öğretir ne de hoş görür. Kurumsal dilde bu, müfredat veya "kampüs ortamı", "çeşitlilik" gibi klişelerle ifade edilir, fakat bence esas mesele güç ve sosyalleşme arzusudur: Okuldaki gizli ve aleni hiyerarşiler ile bunların daha geniş toplumsal dokuya nasıl uyduğudur. Direniş gösterdiği için "problem" veya "problemli davranışları olan" şeklinde anılanları ele alalım. Bence bunda, en azından okulların güç kullanmakta ve sosyal dokuyu biçimlendirmede olduğu kadar hakları vardır. Kimileri buna daha iyi uyum sağlar. İnsanlar farklı hızlarda, farklı nedenlerden ötürü, farklı ruh hallerinde, farklı tempolarda okula gider, gelir, girer, çıkar. Direnişi okul veya vekili olarak biz öğretmenler tarafından çözülmesi gereken bir sorun olarak görmek, öğretmenin okuldaki rolünü pekiştirir: "Bu sorunu çözecek kişi benim." "Bu sorunu dersin lehine çeviriyorum."
Sayfa 377Kitabı okudu
Anarşist akademisyenler ve diğer aydınlar, aynı zamanda "teorik çalışmalar, farklı çevrelerden birçok kişiyle doğrudan iletişim kurma...kamuoyunu etkileme" (Gelderloos, 2007). kısacası Marx'ın "var olan her şeyi acımasızca eleştirisi” olarak tanımladığı işler için biçilmiş kaftandır. Gramsci'nin yazdığı gibi, bize "basit hatipler değil...inşaatçılar, örgütçüler, daimi iknacılar" denir (2001, s. 143). Teori olmazsa anarşizm, Leninizm veya diğer din düzenleri gibi bir dogma hâline gelir. Prensipleri, gerçekliğinin sorgulanmadan kabul edildiği ve uygulamaları mekanik bir şekilde haklı çıkarmaktan başka amacı olmayan boş aksiyomlara dönüşür. Bana kalırsa bu prensipler bizim genelde zannettiğimiz gibi aşikar olsaydı dünyada çok daha fazla sayıda anarşist olurdu. Aslında Batı toplumunun çeşitli kilit katmanlarında zamanla önemimizi yitirmemize yol açan tam olarak da bu prensipleri daha iyi ifade etme ve savunmadaki başarısızlığımızdır. Tevekkeli değil. Kropotkin şöyle yazar: "En önemli şey öğrenilen doğruları yaymak, günlük hayata uygulamak, ortak bir mirasa çevirmektir" (Kropotkin, 2002, s. 265).
Sayfa 365Kitabı okudu
Reklam
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.