Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anayasalcılık ve Demokrasi

Ergun Özbudun

Anayasalcılık ve Demokrasi Gönderileri

Anayasalcılık ve Demokrasi kitaplarını, Anayasalcılık ve Demokrasi sözleri ve alıntılarını, Anayasalcılık ve Demokrasi yazarlarını, Anayasalcılık ve Demokrasi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye'de ortaya çıkmakta olan rejim, bir anayasal demokrasi değil, bir "yarışmacı otoriter rejim" olarak adlandırılabilir.
Bölünmüş toplumlar, her biri kendi alt-kültürünü yaratma eğilimi gösteren, dinsel, ideolojik, dilsel, bölgesel, kültürel, ırksal ya da etnik nitelikli derin bölünme çizgileri ile bölünmüş toplumlar olarak tanımlanabilir. "Bu bölünme çizgileri, toplumu, her biri kendi partilerine, menfaat gruplarına ve iletişim araçlarına sahip, neredeyse birbirlerinden ayrı alt-toplumlara böler."
Sayfa 97 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tanıdık
“Tarih, Weimar Almanya'sının Reichsbank‘ı gibi biçimsel olarak bağımsız olmasına rağmen, politikacılar öyle istediği için çılgın bir enflasyona seyirci kalan merkez bankası örnekleriyle doludur.”
Sayfa 91 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Otoriter veya totaliter rejimler de hukuk kuralları koyabilir ve bunları sadakatle uygulayabilirler. Ancak bunlar bir hukuk devleti değil, sadece en biçimsel anlamında bir “kanun devleti” olabilirler.
Sayfa 65 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Hatırlatalım
Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı, anayasal demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Michel Rosenfeld'in ifadeleriyle, "en geniş anlamında hukuk devleti, devletin vatandaşlarını sadece kamuya açıklanmış kanunlara tâbi tutmasını, devletin yasama fonksiyonunun yargı fonksiyonundan ayrı olmasını ve devlet içinde hiç kimsenin hukukun üstünde olmamasını gerektirir. Modern anayasalcılığın üç temel niteliği de, devletin yetkilerinin sınırlandırılması, hukuk devletine bağlılık ve temel hakların korunmasıdır. Hukuk devletinin yokluğu halinde çağdaş anayasal demokrasi imkânsız hale gelir."
Sayfa 63 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Anayasa mahkemelerinin verdikleri kararların, büyük çoğunlukla, özünde siyasal nitelik taşıdıklarında kuşku yoktur. Bir anlamda anayasa mahkemeleri, ikinci bir meclis gibi çalışmakta ve bu durum, bir yandan yargının siyasallaşmasına, diğer yandan siyasetin yargısallaşmasına yol açmaktadır.
Sayfa 57 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Çağımızda anayasa yargısının en önde gelen fonksiyonu, hükümet sistemi ne olursa olsun, birey hak ve hürriyetlerini devletin haksız müdahalelerine karşı korumaktır.”
Sayfa 48 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Günümüzde birçok devlette suistimalci anayasacılık, yani anayasal yöntemler kullanılarak demokrasinin tâbiri caizse içten çökertilmesi, gerçekten endişe ile gözlemlenen bir olgudur.
Sayfa 42 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
ABD Anayasası'nın kurucu babalarından Madison'a göre, “çoğunluğun ortak bir menfaat veya tutku etrafında birleştiği bütün durumlarda, azınlığın hakları tehlikededir."
Sayfa 36 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
John Potter Stockton'a göre "anayasalar, insanların çılgınlık anında kendilerini öldürmemeleri için, akıllı anlarında kendilerini bağladıkları zincirlerdir."
Sayfa 35 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Reklam
[…] anayasalcılık ve demokrasinin, çelişik yönlerine rağmen, birbirlerinin tamamlayıcısı oldukları da söylenebilir. Anayasalcılıktan yoksun bir demokrasi, çoğunluğun istibdadına; demokrasiden yoksun bir anayasalcılık ise, ayrıcalıklı azınlıkların hâkimiyetine yol açar.
Sayfa 28 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Carl Friedrich'in benzer ifadesiyle "eğer demokrasi... 'çoğunluğun iradesi' ile uygulanan çoğunluğun yönetimi olarak yorumlanacak olursa, demokrasi oldukça zalim bir rejim olabilir ve sık sık da böyle olmaktadır. Bu gerçeğin anlaşılarak değerlendirilmesi zamanımızda anayasa yapımının temel itici gücü olmuştur.”
Sayfa 28 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Bana bir şeyleri hatırlatıyor
Nitekim günümüzde, yarışmacı seçimlerin mevcut olduğu, fakat demokrasinin birçok kriterine uymayan ve "yarışmacı otoriter" (competitive authoritarian) rejimler olarak adlandırılabilecek rejimler görülmektedir. Steven Levitsky ve Lucan A. Way, bu rejimleri şöyle tanımlamaktadır: “Bunlar, biçimsel demokratik kurumların mevcut olduğu ve iktidarı ele geçirmenin başlıca aracı olarak geniş ölçüde kullanıldığı, fakat iktidar sahiplerinin devleti kötüye kullanmalarının, onlara muhalifleri karşısında büyük bir avantaj sağladığı sivil rejimlerdir. Bu rejimler, muhalefet partilerinin, iktidar için ciddi şekilde yarışırken demokratik kurumları kullanmaları açısından yarışmacıdırlar; ama, oyun alanının iktidar sahipleri lehine büyük ölçüde eşitsizleştirilmiş olması açısından demokratik değillerdir. Dolayısıyla yarışma gerçektir, ama adilane değildir."
Sayfa 27 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Güzel bir açıklama
Çoğunluğun yönetme hakkı, azınlıkların ve azınlıktaki bireylerin, başka bir çoğunluk oluşturabilmek için serbestçe faaliyette bulunabilme hakları ile sınırlıdır.
Sayfa 27 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
Hamilton'un ünlü sözleriyle, "İnsanlar melek olsalardı, hiçbir devlete gerek olmazdı. Eğer melekler insanları yönetiyor olsalardı, devlet üzerinde ne dış ne iç denetimlere gerek olurdu. İnsanların insanları yöneteceği bir devletin kurulmasında en büyük güçlük şudur: İlkin, devletin yönetilenleri denetlemesini sağlamalısınız; sonra da onu, kendisini denetlemeye mecbur kılmalısınız. Halka dayanmak, şüphesiz, devlet üzerindeki başlıca denetimdir: ancak deneyler, insanlığa, yardımcı önlemlerin de gerekliliğini öğretmiştir.”
Sayfa 23 - Yetkin YayınlarıKitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.