Şahmerdanlar gömmektedir şimdi
aşkımızın göğsüne
yadırgı hüzünleri
kaypak bir çamur olan mayamız
kinle bereketlenmektedir.
Uyuyan bebekleriyle
üşüyen köpeklerini bir yana bırakıp
Dümdüz bir hayatın eşiğinde
Birbirine benzeyen günlerde
Dikkat edin! Birdenbire
En umulmadık yerde
Onulmaz yaralar açabilir
Yurdunu yitirmiş bir aşk
...
Önce kan, sonra acı
Toz, küf, bayatlama zamanla
Adresi belirsiz dükkânlarda
Atık eşyalar arasında
Duracak mı yarasıyla
Bedeli ödenmiş bir aşk
Tek ben öleyim, ben öleyim bin kere, bu çocuklar böyle ölmesin diye...
Bilmezlikten geliyoruz saklandıkları yeri
Arkam önüm sağım solum deme çocuğum, eyvah, ölüm duyacak!
Yollarda çürüyecek bak, canerikleri...
Annem öldü
yıl bindokuzyüz yetmişyedi
şiirler
ve ölüme dair âyetler avuttu beni
üç yıl Malatya
annemin yüzü gibi göründü
üç yıl her yerde
annemin kokusu
sesi
gülümsemesi
Babamı
kucağımda
uyuyan bir çocuğu
yavaşça
bırakır gibi bıraktım
Barguzu'nun toprağına
çok sonra
yıl bindokuzyüzdoksanaltı
Gökkuşağı yıkıldı ve samanyolu çöktü
En son kekik kokusu bırakıp gitti seni
Al bu rengi ululua unutma bu kokuyu
En çok sevdâ okuttu, aşk da eğitti seni
Bir gün hatırla şimdi dağların dokusunu
Gonca gibi tükenip vazoda yitti seni
Ölüm bir söz söyledi sözlerin hulâsası
Bir göz açıp kapadın yaşamın bitti seni