İnsan böyle bir şehir karşısında bir ezginlik, bir dünyadan bezginlik, hayatın tatsızlığına, hiçliğine bir inanış, bir iman ediş duyar. "Ölümden sonra öbür dünyada rahat etme" felsefesine kanmış gibidir. Şu ağaçsız, bahçesiz, yolsuz ve şekilsiz kasaba; renkten, tenasübden, ahenkten mahrum belde olsa olsa bir "araf" dır, çilelerimizin sona ereceği ümidiyle girdiğimiz kasvetli ahret yolu istasyonunun bekleme salaşı !