Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme

Teo Grünberg

Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme Posts

You can find Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme books, Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme quotes and quotes, Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme authors, Anlam Kavramı Üzerine Bir Deneme reviews and reviews on 1000Kitap.
Zaten bir “tanım” ı bir ifadenin tam olarak anlaşılmasını, yani anlamının tüketici bir şekilde belirlenmesini sağlıyan bir yöntem olarak yorumladığımıza göre, ancak “formalize” dillerde halis tanımların mümkün olduğunu kabul etmek zorundayız. Günlük dile, dolayısiyle olağan bilimsel ve teknik dillere ait hiç bir ifadenin anlamı “tam” olarak belirlenemediğinden; böyle bir ifadeyi, ait olduğu dil çerçevesinde “tanımlanamıyan” bir ifade saymalıyız. Buna göre, bu türlü ifadelerin “tanımlanması”, ilgili dillerin “formalize” edilmesine, dolayısiyle söz konusu ifadelerin eski anlamlarından sıyrılıp yeni bir anlam kazanmasına bağlıdır. Böylece halis tanımlamanın ancak “felsefe” (“öndayanaksız-felsefe” anlamında) çerçevesinde mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Yazımızın 1. bölümünde, güvenilir bilgi sağlamak amacını güden felsefenin başvurabileceği biricik metodun, bilgi-sistem­lerinin ilkel-terimlerinin anlamlarmın aydınlatılması olduğunu göstereceğiz. Buna göre her felsefe problemi bir anlam aydınta­tılması olacağından, "anlam"ın anlamının aydınlatılması sistema­tik bir felsefenin ilk ele alacağı bir problem olmalıdır.
Reklam
"Belirtme teorisi"nin her türlü dilsel araştırmalann onsuz-olunamaz şartı olduğu durumda; "semantik-anlamlılık teorisi" nin büsbütün ortadan kaldırılması, böylece semantiğin sadece "belirtme teorisi"ne indirgenmesi mümkün, hatta elverişlidir. Nitekim "semantik-anlamlılık teorisi"nin yerine, 'anlam' sözcüğünü ("anlamlılık-faktörü" olarak) "sinkategorematik" bir şekilde yorumlayan "sentaktik ve pragmatik anlamlılık-teorisi"ne başvurulması mümkündür. "Semantik- anlamlılık teorisi" ortak kullanımlara son derece aykırı bir ontolojiye (böyle bir ontolojiye bir "mitoloji" demek daha doğru olurdu!) yol açtığından, bu teorinin yerini tutan, ama bu türlü sakıncaları olmayan başka bir teoriye başvurmamız tabii karşılanmalıdır.
Bilgi-üretme (sağlama) çabasında, bir yandan buluş-bağlamı (context of discovery), öbür yandan da belgeleme-bağlamı ("haklı-gösterme bağlamı": context of justification) vardır. (Bkz. Reichenbach, Eleıııents of Symbolic Logic, s. 2). Yarı-bilinçli, bilinç-altı veya bilinçsiz faktörleri içine alabilen buluş-bağlamında bilgi ifade ettikleri (yani doğru oldukları) sanılan bir takım önermeler (varsayımlar) bulunur. Belgeleme-bağlamı ise sadece tam-bilinçli, rasyonel faktörlerden kurulu olup, bu bağlamda daha önce buluş-bağlamında öne sürülen varsayımları belgelemeye (yani doğru olup olmadıklarını tespit etmeye) çalışılır. Buluş-bağlamının incelenmesi büsbütün felsefenin konusu dışında olup bilgi-psikolojisi ve bilgi-sosyolojisinin görevidir. Buna karşılık, belgeleme-bağlamının incelenmesi empirik bilimlerin konusu dışında olup felsefenin (ve onun bir dalı olan mantığın) görevidir.
Platoncu demelerine razıyım be Hüso
Bunların hangisinin "halis felsefe", hangisinin sahte felsefe oluğunu sormak anlamsızdır; böyle bir soru bir çeşit Platon'cu kavramcılığın ürünüdür. Ancak, Dr. Grünberg'e göre, şu soru sorulabilir. Hatta sorulmalıdır: "İnsan bilgisinin bugünkü aşamasında, bilim denen gerçek karşısında, felsefeye ne gibi bir görev düşebilir?"
Birileri daha okusun bu kitabı.. yalnız hissetmeyeyim
bilgi-sağlama çabasında gördüğümüz iki aşamanın (kavram-çerçevelerinin yaratılması aşaması ile bu çerçevelerin işlenmesi -yani bulunan tek tek bilgilerin bu çerçeveler içinde  belgelenmesi- aşaması) yanı sıra üçüncü bir aşama belirmektedir. Bu 3. aşama 1. aşamada yaratılıp 2. aşamada işlenmiş olan  bilgi-sistemlerinin kavram-çerçevelerinin öndayannksız-olarak yeniden kurulmasıdır. 1. ve 2. aşamaların her ikisi de bilginin elde  edilmesi için gereklidir. Buna karşılık, 3. aşama her türlü bilgi  için gerekli olmaktan uzak olup, yalnız "güvenilir" yani "öndayanaksız" bilgi için gereklidir. Bundan dolayı bu üçüncü aşamaya ancak modern felsefede rastlıyoruz.³ ³ Descartes'ın metodik-şüphe'si bu aşamanın ilk önemli belirtisi sayılabilir.  İngiliz empiristlerinin (özellikle Berkeley ve Hume) kurdukları  fenomenalizm, Husserl'in "(transcendental) fenomenolojik-indirgeme"si,  (reduction), Gergonne'un "örtük-tanımlama"sı, H. Poincarenin "uzlaşım"ı, salt matematiğin XIX. yüzyılda Weierstrass, Cantor gibi matematikçiler tarafından daha sağlam temeller üzerine yeniden-kurulması, Hilbert'in öncüsü olduğu aksiyomatik metod, ve en sonda da (last but not least) sembolik mantık ve analitik-felsefe bilgi-üretme çabasının bu üçüncü aşamasının en önemli adımları sayılabilir.
Reklam
Fenomenolojik-dilin ifadeleri ancak öznenin-bilinci içinde varolabildiklerinden, özneler-arası bildirişnıeye elverişii olmayıp, salt sübjektif kalmaktadır.
Bir yandan mantık bir yandan etimolojisini öğretiyor. Daha ne?
Kümeler-teorisinde x gibi bir nesnenin bir K kümesinin "üye" (element)si olması 'x∈K' biçiminde dile getirilir. '∈' sembolü "üyelik-bağlantısını" gösterir. (Bu sembol kopula'yı ifade eden Grekçe 'ἐστί'-dır sözcüğünün ilk harfi olan "epsilon" harfinden türetilmiştir).
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.