• Oysa neticeye götüren koşullar için psikolojide nasıl geçmişe ve çocukluğa dönülüyorsa toplum olarak hepimiz kendimizden başlayarak sormak zorunda değil miyiz: "Nasıl yetişiyoruz ve yetiştiriliyoruz? Mevcut hamurdan nasıl bir ekmek çıkmasını bekliyoruz, ne yapabiliriz?"
Gemisini kurtaranın kaptan, işini yürütenin adam, hakkına razı olanın saf görülebildiği bir çevrede büyük bir başarı rekabeti altında yetişen, yetiştirilen nesillerden ne beklemek gerekir?
"...Tüm bu süreç boyu dıştan çürümüş, yer yer kopuveren ve dağılan yeğeninin cesedine gözünü kırpmadan, doğrudan bakabilen tek kişi olan deneyimli dayı, "Saa dedim yeğen, güven olmaz bu paşalara, gaç diye..." şeklinde, hüzünlü bir ifadeyle ve hazırdakilerin ancak zorlanarak duyabileceği bir sesle bir iki söz söyledi. Yıllar sonra dahi o cenazeye katılanların bazıları, Kelağa'nın çift yüreği olduğunu bunu açıkça gördüklerini, mezara yerleştirirken çatal yüreğin tam önlerine düştüğünü ve en küçük bir çürüme emaresi bile göstermediğini muhtelif Barak odalarında ve cemaatlerinde ballandıra ballandıra anlatacaklardı."