Aşk hiçbir gücün önünde duramadığı güçlü bir tılsımdı. Aşkla her gecenin sabahında doğan güneş yeryüzünde rahmet oldu, ışık oldu. Yağmur çorak topraklara hayat akıtırken aşkla devirdi damlalarını toprak ananın bağrına. Dünya denilen küremiz bile maşukundan aldığı emirle Mevlevi dervişleri gibi Aşkın gücüyle dönmeye devam etmekte. Aşksız doğan canlılar hem kendine hem de yaşadığı hayata yabancı... aşklar imar edildi yeryüzü....
"Kapitalist dünyanın insanlara dayattığı yaşam tarzı, ekonomik tatminsizlik üzerine kurulmuştu. Hep doyumsuzluk, modern feodal beylerinin ürettiği değerleri satın almak için köleler gibi çalışmaya zorlanan işçi sınıfı, her mahallede bir milyoner yaratmasa da sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen zengin ağa babalarını yarattı. Evinin kilidini çocuğunun üzerine kilitleyen anneler, bu zengin ağa babalarının Avrupa bankalarındaki hesaplarını kabartmak için istemeyerek yollara düştüler.
Tüketime özendirilen toplumun mutluluğu evindeki elektronik aletlerin sayısıyla paralel olmaya başladı. Böylece insan ağa babalarının ürettikleri bu elektronik çöplükleri satın alabilmek için kadınlar kısmen annelik görevinden feragat ettiler. Erkekler de daha çok kazanabilmek için ikinci bir iş yapmak üzere gece dışarıda olmayı tercih ettiler. Böylece anne baba ilgisinden mahrum yetişen ruhsuz ve doyumsuz çocuklar topluluğu oluşturduk..."
"Erkeklerin ev konusundaki dağınıklıklarına ve sorumsuzluklarına bakarak dünyanın neden bu duruma geldiğini çok iyi anlayabiliyorum. Dokundukları her yere kokusunu ve güzelliğini katan kadınlar, erkekler kadar dünyada yönetme hakkına sahip olsalar dünyada bu kadar düzensizlik ve kermekeşlik olmazdı herhalde."
.
.
"Antik çağlardan bu yana kadınlar, savaşın ve kargaşanın sebebi olsalar da bu fitili ateşleyen yine erkeklerdi."
"Yaşadığımız hayatın yükünü başkasına atmak, o hayatı inkar etmekten başka bir şey değildir. Eğer ateş eşkıyanın eline düşerse yangın olur, şehir yakar. Merhametlinin eline düşerse soğuktan donanlara ilaç olur..."
İçimi tekrar bir ürperti ve endişe kapladı. Yalnızlık ve kimsesizlik duygusu vücudumu titretiyordu. Köprünün ortasında yakıtı bitmiş bir araba gibi kaldım.
"Bu dünya, bir kitaptır düşüncesi sensin.
Bu dünya, gecelerdir içindeki ömür sensin.
Bu dünya, gözlerdir içindeki nur sensin.
Bu dünya, gökyüzüdür içindeki ay sensin.
“Bu dünya bir kitaptır düşüncesi sensin
Bu dünya gecelerdir içindeki ömür sensin
Bu dünya gözlerdir içindeki nur sensin
Bu dünya gökyüzüdür içindeki ay sensin.”
"Yaratılış harikası olan insan, toprak altında yok olup gitmek için yaratılmamıştır. Toprağa düşen hiçbir maddeyi zayi etmeyen Allah, insanı da toprak altında zayi etmeyip yeniden diriltecektir.