Uygarlık Tarihinde Kadının Ayak İzleri
» Kadın Nedir?
Prof. Dr. Pınar ÜLGEN
» Klytemnestra’ nın Anlattığı: Ana Hakkından Erkek Adalete
Prof. Dr. Fatmagül BERKTAY
» Anadolu’nun Savaşçı Kadınları Amazonlar
Damla BAYAZİT
» Orta Çağ’ın İlk ve Tek Kadın Papası: Papa Joan
Banu ÇETİN ÜNAL
» Osmanlı’da Cariyelik ve Kölelik
Nermin TAYLAN
» Milli Mücadelede Türk Kadınları
İlknur BEKTAŞ
» Japon Sanatına Dokunan Kadınlar
Öğr. Gör. Selin ÖZDEMİR
» Kadına Yer Yok! Amerikan Kadın Özgürlüğünün Kurucu Anneleri
Zeynep Nermin ULUDAĞ
» Puran Ferruhzad Kız Kardeşi ve Soy İsminin Şöhretinin Gölgesinde Kalan Entelektüel Kadın
Esra ÖZLÜK
İÇERİK
İlk çağlardan başlayarak çoğunlukla doğurganlık ve bereket kavramlarıyla özdeşleştirilen kadın, insanlık tarihinin ilk eserlerinde de bu yönü öne çıkarılarak betimlenmiştir. Üreme ve çoğalma düşüncesinin önemi ile Ana Tanrıça inancı yaygınlaşmıştır. Bu dönemlerde kadının doğurganlığı günlük yaşamdan inançla ilgili konulara kadar pek çok alana yansımış, bereketi simgeleyen kadın heykelciklerinin ve mağara duvarlarına resmedilen kadın tasvirlerinin yanı sıra yiyecek ve içecek kapları da hamile kadın şeklinde tasvir edilmiştir.
İnsanlık tarihinin ilkel çağlarında bu şekilde kadın egemen bir toplum yapısı görülürken zamanla inanç, sınıflar arası ayrım gibi pek çok durumun etkisiyle ataerkil bir düzene geçilmiştir. Ataerkil düzenin yerleşmeye başlamasıyla kadınlar toplumdaki ve ailedeki statüleri, yaşamları ve hatta bedenleri üzerindeki söz haklarını kaybetmişlerdir. Erkeklerin üretimde ve toplumsal yaşantıda daha etkin rol almaya başlamasıyla birlikte kadınlar birçok uygarlıkta zayıf, güçsüz, erkekler tarafından korunmaya muhtaç olarak nitelendirilmiş hatta tarihin bazı dönemlerinde dinsel ve kültürel yapı içerisinde kötülük kavramıyla özdeşleştirilmişlerdir. İlk günahı işleyen insan olarak bilinen Havva’dan Orta Çağ’da Avrupa’da cadı olarak görülen kadınlara ve hatta günümüze… Hepsi ve çok daha fazlası Arkhe Arkeoloji Dergisi'nde.
